Büyümeden
büyümeden ölürdüm
saçların güneşli park sabahıyken
kendiliğinden önümde bulurdu açık denizler
yitikliğiyle olgun bir sevdaya konu olmak şansını
istanbul herşeyi herkesi unutmuş gibi dururdu
koynunda bakışlarımızın
kollarım asırlık surlar kadar eski sanırdı
hor görüldüklerini
demek özlemek olmasa tarihte olmazdı
şehirlerin kirli birer aynası
yüzümün dünyaya dönük oluşu olmazdı
demek özlemek olmasa
her acı bir diğerinin aynısı
yanaşacak bir kıyı arardı iç ezgilerim
yeşilköy ışıklarından yüz bulamazdım
karşı kıyılar kayıp
kendimin üstünü kendim çizerdim
beni defterinden silecek
birini bile bulamazdım
evlerin içi boğuk
çılgınlık senden vazgeçmemek kadar rutin
yanılmaktı belki de
düşleri seferber etmek
son trende seni göreceğimi sanarak
boş bir vagonun kırık koltuğunda
yanılmaktı
kanadı kırık
hesapsızlıklarla boğuşmak
eğrileri ıhlamur kokulu bir çizgiydi yaşamak
banliyö trenlerinde yine yoksul çocuklar üşüyor
seni bugün burada kaybediyorum
dışarda kimseye aldırmayan bir karanlık
hiçbir balkonda çiçek yok
çamaşırlarım is kokmuş
bakımsız bir yalnızlıkla yağmalanmış
üstümüz başımız
seni bugün burada bitiriyorum
ben hiç durak atlamam
yolcuydum her bakışına
arıya gitmesin diye ömrümün tek anlamı
ben aceleye getirmem
Kağan İşçen