28
insan yirmi sekizinde ölmeli
ne az ne çok
ne de orta karar.
çok gülüp çok ağlamadan
az sevip az yazarak
beklentiyi canlı tutmadan
yirmi sekizinde ölmeli.
rakamla değil yazıyla ölmeli.
hayatın tadını yakalayıp kavrayacakken
kaderin düğümünü bulup çözecekken
aşkın taa içine itilip düşecekken
kalbi beyni birbirine karıştırmadan
yirmi sekizinde ölmeli.
sorgulamalarının bitmesini beklemeden
sorularını daha fazla biriktirmeden
sevdiklerinin gidişinin kabusunu bile görmeden
yaraları oluk oluk kanatmadan
yirmi sekizinde ölmeli.
pişmanlıkla değil umutla ölmeli.
gerçeklerin yalanlarını
yalanların doğruluğunu
doğruların anlamsızlığını
anlamsızlığın boşluğunu
tam bulup anlamışken
yirmi sekizinde ölmeli.
doğar gibi o delikten geçmeli.
hayallerini gerçekleştirmeden
umutlarını kırmadan
gözyaşlarını denize dönüştürmeden
güneşi sonbaharlarla eskitmeden
yirmi sekizinde ölmeli.
söylenenler gibi değil
söylenmeyenler gibi ölmeli.
kendini yormadan
sıkmadan, kasmadan
yalnızlıkla uzunca sevişmeden
yaşadıklarının hepsini boşalmadan
kelimelerle alıştırma yaparak
yirmi sekizinde ölmeli.
öyle korka korka değil.
koşa koşa ölmeli.
hayatın bir parçasıymış gibi değil
kendi parçasıymış gibi
çok uzatmadan
insan yirmi sekizinde ölmeli...