AB ve çeşitli oyunlar...
-
- Site Admin
- Mesajlar: 2607
- Kayıt: Cuma, Haziran 21, 2002 11:11
- İsim: Murat
- Konum: Giresun
- Yaş: 44
AB ve çeşitli oyunlar...
AB ne diyecek
Muammer ELVEREN / PARİS
Kadınlar Günü’ndeki polis dayağı nedeniyle tüm Avrupa’yı Türkiye’ye karşı ayağa kaldıran Batı medyası, Paris’te polisin liseli gençlere tekme tokat ve copla saldırmasını görmezlikten geldi.
İstanbul’da kadınlar günü gösterisinde polisin uyguladığı şiddet tüm Avrupa’yı ayağa kaldırmıştı. AB, Türkiye için tutum belgesini açıklarken bu şiddete ilk sırada yer verdi. Ama aynı Avrupa Paris’te gösteri yapan gençlere tekme, yumruk ve copla saldıran Fransız polisini görmezden geldi.
AVRUPA Birliği’nin (AB) medyasından sivil kişi ve kuruluşlarına kadar, Türkiye’ye uyguladığı çifte standart, polis şiddeti konusunda da açıkça ortaya çıktı. Türk polisinin kadınlar günü gösterisinde uyguladığı şiddet tüm Avrupa medyasında olduğu gibi Fransa’da da günlerce birinci haber olarak yerini korurken, Fransa’daki benzer bir olay medya tarafından kısa haberlerle geçiştirildi. Siyasiler ve sivil toplum örgütleri tarafından da görmezden gelindi. Lisesi Fransız gençlerin tekme, tokat, yumruk ve cop darbeleriyle kan revan içinde kalması basında çok az yer buldu.
BEART NE YAPACAK
Hiçbir insan hakları savunucusu çıkıp da Fransa’yı eleştirip, protesto etmedi. Oysa 6 Mart günü Beyazıt Meydanı’nda yaşanan polis dayağının ardından Fransız aktris Emmanuelle Beart, onur konuğu olarak davetli olduğu İstanbul Film Festivali’ni boykot etmişti. Kadına polis dayağını protesto için Türkiye’ye gelmeyen Beart’ın kendi ülkesindeki polis şiddeti karşısında nasıl bir adım atacağı, Fransa’yı terk edip etmeyeceği şimdi merakla bekleniyor!
AB NE YAPACAK?
Türkiye’deki olaylara aynı gün tepki veren AB’nin, geçen pazartesi yayımlanan Choc’taki kapak haberine henüz ses çıkartmadığı da dikkatlerden kaçmadı. Oysa önceki gün Lüksemburg’ta yapılan Ortaklık Konseyi toplantısında AB tarafı Türkiye’ye ilişkin tutum belgesini açıklarken, Türkiye’deki polis şiddetine listenin ilk sıralarında yer verdi ve Ankara’dan önlem talebinde bulundu. 6 Mart’taki olay Türk medyasında eleştiri konusu olurken, polisler hakkında da idari soruşturma açılmıştı. Şimdi AB’nin Fransa’ya karşı tutum da merakla bekleniyor! Türkiye’den polis şiddetini önlemesini isteyen AB, Fransa’dan da aynı talepte bulunacak mı?
Fransız polisi, liseli gençleri ezdi geçti
HÜKÜMETİN çıkardığı Eğitim Reformu kanununa tepki gösteren öğrenciler Fransa’nın çeşitli kentlerinde belli aralıklarla gösteriler yapmaya devam ediyor. Kanun meclisten geçip kabul edildiği halde genç öğrenciler ile hükümet arasında bir sağırlar diyaloğu yaşanıyor. Zaman zaman yapılan gösterilerde de olaylar çıkıyor. 13 Nisan’da Paris’in göbeğindeki Avenue Montaigne’de gösteri yapan liseli gençleri polis engellemek isterken olaylar patladı. Kalkanlı polisler olayları yatıştırmak için liseli genç kız ve erkeklere acımasızca tekme, tokat, yumruk ve coplarla saldırdı. Polis gençlerin çoğunu kan revan içinde bıraktı, ayaklar altına aldı, yerlerde sürükledi, erkek kız demeden ezdi geçti.
Choc şok geçirtti
FRANSIZ medyasının görmezden geldiği şiddet fotoğrafları, sıradışı haberler vererek adını duyuran ‘Choc’ dergisi tarafından aradan iki hafta geçtikten sonra geçen pazartesi yayımladı. Fransız polisinin şiddetine 6 sayfa ayırarak kapak yapan dergi, Fransız halkını şoke etti. Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) ise görevi suiistimal eden ve yasalara uymayarak şiddet uygulayan polislere yeterli ceza verilmediğini içeren bir rapor yayınladı. Bu arada polis sendikası gençlerin polisi tahrik ettiğini ileri sürdü. Haber Kaynak: hurriyetim.com.tr
Muammer ELVEREN / PARİS
Kadınlar Günü’ndeki polis dayağı nedeniyle tüm Avrupa’yı Türkiye’ye karşı ayağa kaldıran Batı medyası, Paris’te polisin liseli gençlere tekme tokat ve copla saldırmasını görmezlikten geldi.
İstanbul’da kadınlar günü gösterisinde polisin uyguladığı şiddet tüm Avrupa’yı ayağa kaldırmıştı. AB, Türkiye için tutum belgesini açıklarken bu şiddete ilk sırada yer verdi. Ama aynı Avrupa Paris’te gösteri yapan gençlere tekme, yumruk ve copla saldıran Fransız polisini görmezden geldi.
AVRUPA Birliği’nin (AB) medyasından sivil kişi ve kuruluşlarına kadar, Türkiye’ye uyguladığı çifte standart, polis şiddeti konusunda da açıkça ortaya çıktı. Türk polisinin kadınlar günü gösterisinde uyguladığı şiddet tüm Avrupa medyasında olduğu gibi Fransa’da da günlerce birinci haber olarak yerini korurken, Fransa’daki benzer bir olay medya tarafından kısa haberlerle geçiştirildi. Siyasiler ve sivil toplum örgütleri tarafından da görmezden gelindi. Lisesi Fransız gençlerin tekme, tokat, yumruk ve cop darbeleriyle kan revan içinde kalması basında çok az yer buldu.
BEART NE YAPACAK
Hiçbir insan hakları savunucusu çıkıp da Fransa’yı eleştirip, protesto etmedi. Oysa 6 Mart günü Beyazıt Meydanı’nda yaşanan polis dayağının ardından Fransız aktris Emmanuelle Beart, onur konuğu olarak davetli olduğu İstanbul Film Festivali’ni boykot etmişti. Kadına polis dayağını protesto için Türkiye’ye gelmeyen Beart’ın kendi ülkesindeki polis şiddeti karşısında nasıl bir adım atacağı, Fransa’yı terk edip etmeyeceği şimdi merakla bekleniyor!
AB NE YAPACAK?
Türkiye’deki olaylara aynı gün tepki veren AB’nin, geçen pazartesi yayımlanan Choc’taki kapak haberine henüz ses çıkartmadığı da dikkatlerden kaçmadı. Oysa önceki gün Lüksemburg’ta yapılan Ortaklık Konseyi toplantısında AB tarafı Türkiye’ye ilişkin tutum belgesini açıklarken, Türkiye’deki polis şiddetine listenin ilk sıralarında yer verdi ve Ankara’dan önlem talebinde bulundu. 6 Mart’taki olay Türk medyasında eleştiri konusu olurken, polisler hakkında da idari soruşturma açılmıştı. Şimdi AB’nin Fransa’ya karşı tutum da merakla bekleniyor! Türkiye’den polis şiddetini önlemesini isteyen AB, Fransa’dan da aynı talepte bulunacak mı?
Fransız polisi, liseli gençleri ezdi geçti
HÜKÜMETİN çıkardığı Eğitim Reformu kanununa tepki gösteren öğrenciler Fransa’nın çeşitli kentlerinde belli aralıklarla gösteriler yapmaya devam ediyor. Kanun meclisten geçip kabul edildiği halde genç öğrenciler ile hükümet arasında bir sağırlar diyaloğu yaşanıyor. Zaman zaman yapılan gösterilerde de olaylar çıkıyor. 13 Nisan’da Paris’in göbeğindeki Avenue Montaigne’de gösteri yapan liseli gençleri polis engellemek isterken olaylar patladı. Kalkanlı polisler olayları yatıştırmak için liseli genç kız ve erkeklere acımasızca tekme, tokat, yumruk ve coplarla saldırdı. Polis gençlerin çoğunu kan revan içinde bıraktı, ayaklar altına aldı, yerlerde sürükledi, erkek kız demeden ezdi geçti.
Choc şok geçirtti
FRANSIZ medyasının görmezden geldiği şiddet fotoğrafları, sıradışı haberler vererek adını duyuran ‘Choc’ dergisi tarafından aradan iki hafta geçtikten sonra geçen pazartesi yayımladı. Fransız polisinin şiddetine 6 sayfa ayırarak kapak yapan dergi, Fransız halkını şoke etti. Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) ise görevi suiistimal eden ve yasalara uymayarak şiddet uygulayan polislere yeterli ceza verilmediğini içeren bir rapor yayınladı. Bu arada polis sendikası gençlerin polisi tahrik ettiğini ileri sürdü. Haber Kaynak: hurriyetim.com.tr
Beklediklerim kalır uçan uçurumlarda..
.Terazinin Hüznü.
.Terazinin Hüznü.
Re: AB ve çeşitli oyunlar...
Merak ettiğim bişey var , malesef koyun gibi güdülmeye alışmış olan ve at gözlüğünü çıkarmak istemeyen biz Türk halkı daha ne kadar böyle devam edeceğiz?BugFixed yazdı:AB ne diyecek
Muammer ELVEREN / PARİS
Kadınlar Günü’ndeki polis dayağı nedeniyle tüm Avrupa’yı Türkiye’ye karşı ayağa kaldıran Batı medyası, Paris’te polisin liseli gençlere tekme tokat ve copla saldırmasını görmezlikten geldi.
İstanbul’da kadınlar günü gösterisinde polisin uyguladığı şiddet tüm Avrupa’yı ayağa kaldırmıştı. AB, Türkiye için tutum belgesini açıklarken bu şiddete ilk sırada yer verdi. Ama aynı Avrupa Paris’te gösteri yapan gençlere tekme, yumruk ve copla saldıran Fransız polisini görmezden geldi.
AVRUPA Birliği’nin (AB) medyasından sivil kişi ve kuruluşlarına kadar, Türkiye’ye uyguladığı çifte standart, polis şiddeti konusunda da açıkça ortaya çıktı. Türk polisinin kadınlar günü gösterisinde uyguladığı şiddet tüm Avrupa medyasında olduğu gibi Fransa’da da günlerce birinci haber olarak yerini korurken, Fransa’daki benzer bir olay medya tarafından kısa haberlerle geçiştirildi. Siyasiler ve sivil toplum örgütleri tarafından da görmezden gelindi. Lisesi Fransız gençlerin tekme, tokat, yumruk ve cop darbeleriyle kan revan içinde kalması basında çok az yer buldu.
BEART NE YAPACAK
Hiçbir insan hakları savunucusu çıkıp da Fransa’yı eleştirip, protesto etmedi. Oysa 6 Mart günü Beyazıt Meydanı’nda yaşanan polis dayağının ardından Fransız aktris Emmanuelle Beart, onur konuğu olarak davetli olduğu İstanbul Film Festivali’ni boykot etmişti. Kadına polis dayağını protesto için Türkiye’ye gelmeyen Beart’ın kendi ülkesindeki polis şiddeti karşısında nasıl bir adım atacağı, Fransa’yı terk edip etmeyeceği şimdi merakla bekleniyor!
AB NE YAPACAK?
Türkiye’deki olaylara aynı gün tepki veren AB’nin, geçen pazartesi yayımlanan Choc’taki kapak haberine henüz ses çıkartmadığı da dikkatlerden kaçmadı. Oysa önceki gün Lüksemburg’ta yapılan Ortaklık Konseyi toplantısında AB tarafı Türkiye’ye ilişkin tutum belgesini açıklarken, Türkiye’deki polis şiddetine listenin ilk sıralarında yer verdi ve Ankara’dan önlem talebinde bulundu. 6 Mart’taki olay Türk medyasında eleştiri konusu olurken, polisler hakkında da idari soruşturma açılmıştı. Şimdi AB’nin Fransa’ya karşı tutum da merakla bekleniyor! Türkiye’den polis şiddetini önlemesini isteyen AB, Fransa’dan da aynı talepte bulunacak mı?
Fransız polisi, liseli gençleri ezdi geçti
HÜKÜMETİN çıkardığı Eğitim Reformu kanununa tepki gösteren öğrenciler Fransa’nın çeşitli kentlerinde belli aralıklarla gösteriler yapmaya devam ediyor. Kanun meclisten geçip kabul edildiği halde genç öğrenciler ile hükümet arasında bir sağırlar diyaloğu yaşanıyor. Zaman zaman yapılan gösterilerde de olaylar çıkıyor. 13 Nisan’da Paris’in göbeğindeki Avenue Montaigne’de gösteri yapan liseli gençleri polis engellemek isterken olaylar patladı. Kalkanlı polisler olayları yatıştırmak için liseli genç kız ve erkeklere acımasızca tekme, tokat, yumruk ve coplarla saldırdı. Polis gençlerin çoğunu kan revan içinde bıraktı, ayaklar altına aldı, yerlerde sürükledi, erkek kız demeden ezdi geçti.
Choc şok geçirtti
FRANSIZ medyasının görmezden geldiği şiddet fotoğrafları, sıradışı haberler vererek adını duyuran ‘Choc’ dergisi tarafından aradan iki hafta geçtikten sonra geçen pazartesi yayımladı. Fransız polisinin şiddetine 6 sayfa ayırarak kapak yapan dergi, Fransız halkını şoke etti. Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) ise görevi suiistimal eden ve yasalara uymayarak şiddet uygulayan polislere yeterli ceza verilmediğini içeren bir rapor yayınladı. Bu arada polis sendikası gençlerin polisi tahrik ettiğini ileri sürdü. Haber Kaynak: hurriyetim.com.tr
AB adında ülkemize yeni gelmiş bir balı çaldılar ağzımıza ne olduğunu bilmeden , tadına doyamıyoruz. Bizim AB'den beklentilerimiz neler ve gerçekte AB'den bulabileceklerimiz neler?
Türk gencinin AB ülkelerine göre tartışılamaz bir kalifiye ve sayı miktarı olduğu bir gerçek ve AB ülkeleride bunun farkında. Biz sanıyoruzki ülkemizdeki en büyük sıkıntı olan işsizlik son bulacak çünkü AB ye girince diğer ülkelerde işe girebileceğiz, ama detaya indiğimizde görebileceğimiz tekşey AB ye girsek bile özgürce dolaşım , mülk edinme ve çalışma imkanını bize sunmuyorlar. Şu an olduğu gibi sınırlı vizelere müsade verilecek sadece ve şu anki gibi gayri resmi yollardan AB de iş imkanı bulsak bile (Evlenerek vs.) kazancımızın %54 'ü çalıştığımız ülkede vergi olarak kesilecek. Peki gezemiyoruz, çalışamıyoruz bize ne faydası var dediğimizdede Türkiyede yatırım yapacakları ve bizi geliştirecekleri gündeme geliyor Sizce Türkiyede yabancı iş adamlarının yatırım yapmasındaki esas gerçek Türkiyeyi kalkındırmakmı yoksa pazar paylarını ülkemizdede genişletmekmi ? Artı imkanlar sunulduğu takdirde ülkemizi geliştirecek ve kalkındıracak Türk gençlerine ve iş adamlarına sahip değilmiyiz sizce ?
AB den faydamızın ne olacağı bile tereddütler içersindeyken bizden istenenlere kısaca bakalım bide:
1-Ermeni soykırımını kabul ederek, Nazilerin zamanında yaptığı soykırımın bir benzerini kabul etmemiz ve Almanya gibi, soykırıma tarafımızca uğradığı itta edilen Ermenilere tazminat ödememiz,
2-Kıbrıs 'ı tanımamız yunanların kontürolüne vermemiz,
3-Kürdistan'ı tanımamız ve topraklarımızı kapsayacak bir şekilde kurulmasına izin vermemiz, (ki bence Türk Kürt sorunu çıktıysa ve varsa buda dış güçlerin üstümüzde oynadığı egemenlik oyunlarından bir kısmıdır bence..)
4-Çanakkale de 7 ülkenin şehitlerinin gömülü olduğu söylenen toprakların hakimiyetini, bu 7 ülkeye dönüşümlü olarak vermemiz,
5-Boğazlarımızı karşılıksız olarak diğer ülkelerin petrol tankerlerine ve diğer tüm deniz ticaretlerine açmamız,
6-Ülkemizin belkide en büyük gücü olan askeriyemizi daraltmamız,
7- ............
Unutmadan eklemeliyim AB ye girmek için sırt çevirdiğimiz ; Dünyanın tekrar en büyük güçlerinden biri olmak üzere ilerleyen Rusya , Çin ve diğer islam ülkeleri sizce Amerikadan veya AB den dahamı kötü? Unutmayalımki onlar bizi , bizde AB yi kazanmak için uğraşıyoruz.
Bütün bu maddeler gittikçe uzamakta ve karşılığında hala somut olarak ne kazanacağımızı anlamamaktayım. Biz Türk halkı olarak bunları düşünmekten ve tartışmaktanmı korkuyoruz yoksa koyun gibi güdülmeyemi alıştık anlayamadım. Sizce geçmişte petrol kuyularımızı kurşun dökerek kapatan , zengin madenlerimizi (ki bor gibi bazılarında dünyada bir numarayız) kullanmamızı bi şekilde kısıtlayan vede ülkemiz üzerinde uzun vadeli oyunlarla çıkar elde etmeye belkide gözüktüğü kadarıyla ilerde sömürge altına almaya çalışan bu dış güçler birden bizi benimsedi ve kendileri arasında mı görmek istedi? Şunu unutmayalım ne kültürümüzle , ne tarihimizle , ne insanlarımızla nede dinimizle biz onlarla aynı veya benzer yapıya sahip değiliz. Son olarakta şunu hatırlamanızı isterim Türk halkı her zaman özgürdü ve hiç resmi olarak sömürge altına girmedi birde diğer ülkelerin geçmişini düşünün... Sizcede garip ve uzun vadeli bir oyun söz konusu değilmi?
Bence bir kere daha masaya yatıralım ne kazanacak ve neler kaybedeceğiz ?
hocam ne yapsınlar bizleri türkleri nasıl karalarız diye yol arıyorlar
ama nafile bulamıyorlar bizdeki sorun onlarda var türkler sevgi,saygı ,içinde yıllardır yaşadık avrupada dünyanın her yerinde bunları bilmemezlikten geliyor avrupalılar masada yapamadıklarını içimizdeki sorunlarla yıkmaya çalışıyorlar ama başarısız oluyorlar
ama nafile bulamıyorlar bizdeki sorun onlarda var türkler sevgi,saygı ,içinde yıllardır yaşadık avrupada dünyanın her yerinde bunları bilmemezlikten geliyor avrupalılar masada yapamadıklarını içimizdeki sorunlarla yıkmaya çalışıyorlar ama başarısız oluyorlar
aslında bunun adı karalamak değil bence ,çünki adamların derdi yada niyeti kendi içlerinde bile tam olarak belirmedi...
bazıları alalım diyor bazıları almayalım ben aslında o tarafıyla ilgilenmiyorum...
benim derdim kendi devletim ve içindekiler....
iktidar ve diğerleri (siyasi olarak)
birde bizler varız halk dediğimiz güdülen en azından çoğumuz...
biz bir değerler toplumuyuz hem de belkide dünyada birçok toplumda bu kadar olmayan başka kültürlerle alışverişleri olup da kendi iç benliğini bazı temel öğeler etrafında bütünleştiren bir toplumuz...
ancak bu kadarı yeterli mi?
yada yetmiyorsa biz neler yapıyoruz(halk olarak yada birey olarak)
temelde her olaya sonuç olarak yada sebeb olarak yaklaşıyoruz...
üretkenliğimizi yitiriyoruz her mevzuda
kendimize olan güvenimizide
benliğimizde bir şekilde sosyal faktörlerden dolayı yozlaşmaya başlıyor...
aile,iş,sosyal çevre, vb....
durumlardan ve buralardan birşeyler çıkarıp,bazen adına komplo senaryosu bazende körü körüne çıkar meşalesi elde dolu dizgin gitmek diyelim...
oysa içimize dönüp sorgulama yada muhasebe yaptıgımız vakit çokaz oluyor...
bu dilimler içinde verdiğimiz tepkilerde bize miktarınca suistimal ve iç buhran olarak geri dönüyor...
sevincimizde tepkimizde bir sürecin parçası oluyor
ya düğme senaryolarında
yada bu adamda da iş yok muhabbetleri etrafında
tabiii birde anti- amerikan rüzgarları varki
oda ayrı bir hikmet hikayesi kendi içinde
velhasıl başkalarının planlarını çözmek için yada o planların içinde kaybolma yerine kendi benliğimizin nerelerde kaybolduğunu bulma telaşında olmak lazım...
ab de abd de ve de diğer delerde hikaye
girsekde bir dönsek de
biz biziz,sadece bize bizim gibi bakanlar anlar
diğerleri sadece analiz ve de plan...
yada büyük büyük ortadoğu projesi:)
bazıları alalım diyor bazıları almayalım ben aslında o tarafıyla ilgilenmiyorum...
benim derdim kendi devletim ve içindekiler....
iktidar ve diğerleri (siyasi olarak)
birde bizler varız halk dediğimiz güdülen en azından çoğumuz...
biz bir değerler toplumuyuz hem de belkide dünyada birçok toplumda bu kadar olmayan başka kültürlerle alışverişleri olup da kendi iç benliğini bazı temel öğeler etrafında bütünleştiren bir toplumuz...
ancak bu kadarı yeterli mi?
yada yetmiyorsa biz neler yapıyoruz(halk olarak yada birey olarak)
temelde her olaya sonuç olarak yada sebeb olarak yaklaşıyoruz...
üretkenliğimizi yitiriyoruz her mevzuda
kendimize olan güvenimizide
benliğimizde bir şekilde sosyal faktörlerden dolayı yozlaşmaya başlıyor...
aile,iş,sosyal çevre, vb....
durumlardan ve buralardan birşeyler çıkarıp,bazen adına komplo senaryosu bazende körü körüne çıkar meşalesi elde dolu dizgin gitmek diyelim...
oysa içimize dönüp sorgulama yada muhasebe yaptıgımız vakit çokaz oluyor...
bu dilimler içinde verdiğimiz tepkilerde bize miktarınca suistimal ve iç buhran olarak geri dönüyor...
sevincimizde tepkimizde bir sürecin parçası oluyor
ya düğme senaryolarında
yada bu adamda da iş yok muhabbetleri etrafında
tabiii birde anti- amerikan rüzgarları varki
oda ayrı bir hikmet hikayesi kendi içinde
velhasıl başkalarının planlarını çözmek için yada o planların içinde kaybolma yerine kendi benliğimizin nerelerde kaybolduğunu bulma telaşında olmak lazım...
ab de abd de ve de diğer delerde hikaye
girsekde bir dönsek de
biz biziz,sadece bize bizim gibi bakanlar anlar
diğerleri sadece analiz ve de plan...
yada büyük büyük ortadoğu projesi:)
tarik polata tamamen karılıyorum arkadaslar her zaman icin türkiye'yi karalama politikası izleniyor.ha bunu sadece ab mi yapıyor tabiki hayır.basta amerika olmak uzere bir cok devlet...bana gorede zamanın en uclu ve adeletli devleti osmanlıya duyulan antipatı yuzunden oluyor.bu zaman baktıgımızda türkiye aleyhinde ugrasan devletlerin buyuk bi cogunlugu zamanında osmanlı himayesinde olan devletler....
-
- Admin
- Mesajlar: 2107
- Kayıt: Perşembe, Haziran 3, 2004 21:31
- İsim: Ersin
- Konum: Giresun
benim ABden hiç bir beklentim yok...bana göre AMERİKA karşısında ikinci bir güç olacağım diyenAB nin ondan hiç bir farkı yok..görünüşte daha yumuşak,daha demokratik falan filan ama oda bir güç merkezi olmaya çalışıyor işte..nasıl çifte standart beklmezsiniz,nasıl gülümseyen bir çehre görürsünüz ki AB ye bakınca...insan hakları vaadetmekten başka neye yarıyor kii....üstelikbir çok insan çok heyecanlanıyor bu konuda..insan haklarının temel özelliği tarafsızlık ve herkes için geçerli olmasıdır...İnsan hakları vadeden AB nin söylemleriyle icraatleri hangi vakit uymuş ki...o gücün yanında diğerleri gibi...ciddi bir güç olmak istiyorsan onların kurallarıyla oynarsın...hiç yadırgamadım doğrusu şu çifte standart meselesini...AB den birşeyler umanları yadırgadım..