yaşanması gereken herşey yaşanmış, olması gereken herşey olmuştur, bol kahkahalı günler geride kaldı şimdi aşkın sonbaharrı...
onu çok mutlu etmen gereken şeyleri yaparken bu ilişkiyi mahvedecek şeyleri yapmayıda ihmal etmemişsindir. olabildiğince duyarsız, ilgisiz ve boktan herifin teki olmuşsundur... ama korkmuşsundur kaybedecek birşeyin oldu diye ve sen özgür bi adamsın ya dünyanın etrafında döndüğünü sanan o lanet egona yenilmişsindir bağlanmaktan kaçmışsındır yada salakça nedenlerden dolayı onu artık hiç gitmez hep benimle kalır sanmaktasındır... ama köprünün karşı tarafında işler aslında hiç sandığın gibi değildir, kadın direnmektedir eskiden kekremsi olan fakat gittikçe acıyan bu tadı sabır ekmeğinin arasına koyarak yemeye devam etmektedir, sana göre adı ilişki olan fakat ona göre artık işkenceye dönüşen bu durum senin hiç umurunda değildir ve sana yapılan uyarılarda senin tarafından hiç sallanmamaktadır...
bitti...
şimdi kendini kutlamalısın, sonunda başardın, bunuda diğerleri gibi mahfettin ve al işte yalnızsın... ilk başlarda kendini kuş gibi hissedeceksin, aldanma bence; bu tamamen pişman olmayı gururuna yediremeyen ve adına erkeklik dediğin o salak kibirinin halt yemesi... zaman akıcak ve sen kibirinle beraber yaşamaya devam edeceksin arkadaşlarla tüketilen alkoller, gidilen konserler, partiler, halı sahalar ve belkide başka kadınlar başka tenler... sen elinde olmadan bastırmaya çalışcaksın bu durumunu ama farkında olmadığın şey gururun artık gardını düşürmektedir... sıradan bir sabah ve sen uyandın işte... ne o? tuhaf bir acı var dimi kalbinde, ağlamaktasın, birşey yüreğine oturmuş sanki kalkmak nedir bilmiyor ve boğazında bir düğüm, yutmaya çalıştıkça daha çok büyüyor dimi... pişmanlık, yalnızlık, acı ve hüzün... aklına gelebilecek bütün kötü hisleri yaşıyorsun dimi... hani nerede gururun? hani nerede o aptal egon? hani nerede sabah adını bile hatırlamadığın kadınlar? artık en küçük şeyler bile sana onu hatırlatacak, küçücük, bit kadar bir tırnak makasını gördüğünde bile sırılsıklam olacak gözlerin. düşünmemiştin dimi hiç böyle olacağını? hiç hesaba katmamıştın? pişmansın yediğin haltlardan dolayı ve kendinden hiç bu kadar nefret etmemiştin dimi? artık herşey daha bi anlamlı daha bi manidar gelecek. sanki her şarkı onu her şiir sizi anlatıyor dimi? artık kimse seni onun kadar sevemez ve kimsede onu senin kadar sevemez, en azından sana öyle geliyor... merak ediyorsun dimi zaman bir türlü geçmezken yıllar ömürler nasıl geçiyor ... ama hayat devam ediyor işte koşacaksın, yorulacaksın, darbe alıp yaralar açacaksın ama hep bir yanın eksik yaşayacaksın... derken bir gün yeter ulan !!! diceksin ne gururu, aşka gurur olmaz deyip geri dönüş yollarına vuracaksın kendini...
yeniden karşılaşma...
çok yorulmuş, pişman olmuş, elinde yüzünde kum toprak ve gözlerinde umut karşısındasın işte onun. gardın yerlerde ve sesin kısık başlarsın konuşmaya, özür yoktur konuşmalarında, pişmanlık vardır ve bildik bi kaç klişe konuşmalar falan işte. ne kadar acınası ve komik göründüğünü bi bilsen o dakka çekip vurursun kendini... bi yandan erkekliğe bok sürdürmemeye çalışmak ama bi yandanda gururunu çoktan paspas yapmaktasındır, ne kadar naif... artık kelimeleri uzatmanın bi boka yaramadığı anlayıp konuyu bağlarsın ''yeniden al beni...'' kadın durur, bakar ve der ki ''yok artık, tamam. seni ben bitirdim... sen benim içim çoktan öldün bak gömülü duruyor işte basma istersen mezarına daha fazla..'' yüzünde çok ama çok sahte küçük bir tebessümle kalırsın öyle... sonra bakarsın ve anlarsın film biteli çok olmuş, perde çoktan kapanmış...
mevsim dönümü...
uzun zaman geçti dimi bunların olmasının üzerinden, hemde çok uzun zaman... senin için asırlar gibi gelse de bak aylar geçti gitti bile. çekilen acılardan, döktüğün gözyaşlarından bir merdiven yapsalar burdan jüpitere yol olurdu dimi? kırıklarını sardın kalbinin ama ellerinde hala iğrenç bi yarabandı kokusu... sıradan bir sabah ve sen uyandın işte... hatırlıyorsun dimi bu cümleyi bi yerden?? o da ne güneş mi doğmuş? o zaten hep doğuyordu salak sadece senin perdelerin kapalıydı, dün gece uzun zaman sonra ilk defa perdelerin açık uyudun ve artık farkındasın hayat devam ediyor... yapman gereken tek şeyin nefes alıp vermen gerektiğini öğrenmişsindir umarım, sen sadece nefes al ver ve gerisini hayata bırak Tanrı'nın senin için tasarladıklarına inanamicaksın dostum, ve yaşamın sana geitrdiklerini görünce küçük dilini yutacaksın. dur dur sakın sevinme sen değişmedin, sen hala aynı sensin en ufak bir ders almadın yaşadıklarından ve acılarından, çünkü rüyalar ne kadar sahteyse pişmanlıklarda bir o kadar sahte ve geçicidir... tekrardan aşık olacaksın tekrardan eline yüzüne bulaştırıcaksın ve tekrardan geri dönüp kendi mezarınla karşılaşacaksın... biz, hepimiz bu evren denen büyük çarkın kısır döngüleriyiz bunu artık anlamalısın... ve kalk ayağa giyin, süslen, tak takıştır çık dışarı mevsim ilk bahar...
AŞK YILINDA MEVSİM SONBAHAR
-
- Üye
- Mesajlar: 40
- Kayıt: Perşembe, Aralık 10, 2009 13:09
- İsim: kaan
- Konum: Eskişehir