Burgaçlarımda Kaybolan
pişmanlığını anladım
tabi ki gözlerinin yan anlamlarını da dahil ederek
ardımdaki sözcüklerinin dipsiz kuyusuna
anladım pişmanlığını
hayalperest konuşkanlığımla yürümezdi
kısmak doğum çığlığını
savaşlar düşündüm çocuk ölüleri
ve kentine küsmüş boynu bükük kuşlar
kanatlarında yanık tonlu çığlıklar
beni kimseler anlasın istemiyorum artık
deli saçması sözlerimi
hayat siyaha ve griye vurulmadan önce
ben vuruldum çünkü
bir kar akşamında
pencerenin buğusundan göründüğü kadarıyla
yapraklarını döküşüne
bezgince günün akışına bırakmaksa kendini
bu sensin
burgaçlarımda kaybolan günahım
kapıyı çarptığını duyar gibiyim yüzüme
gelişine kilitlenmişti ilk gülme deneyimim
konuşmamak kapısını açsak da bazen
birlikte şarkı söylemeden yapamıyor insan
gözyaşlarıyla yıkar gibi yüzünü
sonra elbette
pazar günleri ağaç hışırtıları dinleyerek
sessizlik rüzgarın uzaklığımızı anımsatmasıyla bozulunca
zehirli bir tılsımı var gözlerinin
bana her bakışında uyuşturan ölmek istemelerimi
çay içerken içi ısınır sıkıntıların
otlarda derinleşir böcekler sanki
merhameti ayaklanır doğanın çipi çipil
burgaçlarında kaybolurum hayatın durduğum yerde
uykudan kalma bir sararma yüzünde dolaşırken
ağız kokunla gelirim kendime
ince ipek bir şal gibi dolayıp boynuma kalp atışlarını
bu şehrin akşama girişine bayılıyorum salya sümük
hiç bir şeyi olmasa da
yokluğunu anımsatır ya her karaltısı
çocuk sesleri diner
saman alevi neşeli kadınlar son kez yumarlar kirpiklerini
acıya...
yollara düşerler düşlerinde mavi güneşli
burgaçlarımda kaybolmaksa bana düşer
korkarım derinliğimde boğulursun diye
anlaşırım yalnızlıkla
kıyamam aptallığına yaşam düşkünlüğünün
çok görmem saatlere bağlılığını
yanağından aldığım öpücükle
sarışınlaşır sararan defterlerim
yaşamaya çalışırım...
Kağan İşçen
Burgaçlarımda Kaybolan
-
- Takımdan
- Mesajlar: 988
- Kayıt: Cuma, Ağustos 22, 2008 19:59
- İsim: kağan
- Konum: Adana