Feridun Düzağaç - The Gate Dergisi Röportajı
-
- Üye
- Mesajlar: 528
- Kayıt: Pazar, Ocak 30, 2005 19:09
- İsim: Şahika
- Konum: İstanbul
Feridun Düzağaç - The Gate Dergisi Röportajı
Arkadaşlar havalanında bulunan gate dergisinde F.D nin röportajı var...bilgilerinize...
-
- Üye
- Mesajlar: 33
- Kayıt: Pazar, Haziran 22, 2008 00:50
- İsim: selcuk
Re: Feridun Düzağaç - The Gate Dergisi Röportajı
Dizinin ilk bölümünü izleyip ikinci bölümü izlemeyen ve sonrakileri de izlememe kararında olan biri olarak artık başka başlıklarda da yazılması temennisiyle bu röportajı ekliyorum.
http://www.thegate.com.tr/?sid=5d6bc63f ... &subid=394
Uykusuzların masalcısı...
Yazı: TANSEL TÜZEL
Meraklısına diye tanımladığı altıncı albümü ‘Uykusuza Masallar’ın ardından tüm Türkiye’de on binlerle buluşan Feridun Düzağaç müzikle yollarının birleşmesinin 20. yılında. Hüzünle patlayan şarkıların sanatçısı, “Benim yapım bu, her zaman bardağın boş kısmını görürüm. Her şey iyi olamaz. Ama bugün tatlı tatlı yaşlanıyor olmaktan ve binlerce insanla sahnede buluşmaktan, şarkılarımı paylaşmaktan çok mutluyum,” diyor.
Alabildiğine derin hüznüyle tanıdı çoğunluk Feridun Düzağaç’ı. Dipteydi, sondaydı, fena halde depresyondaydı. İnce duyarlığını kocaman gözlüklerle gizlemediğinde gencecik kırılganlığı gözlerindeydi.
“O albüm benim gerçekten vazgeçme noktasında durduğum bir sürecin sonucuydu. En zor, dokunulabilir zamanlarımdı. Maddi şartlar noktasında da çaresiz olduğum, çok acı çektiğim bir sürecin ürünleriydi.”
Askerde biriktirdikleriyle yaptığı ‘Beni Rahatta Dinleyin’ ile ‘Köprüden Önce Son Çıkış’ın ardından üçüncü albümüydü bunaltı sını haykırdığı ‘Tüm Hakları Yalnızlığıma Aittir.’ Ve çevresindeki kalabalık hızla artmaya başladı. Yıl 2001’di ve dinleyicilerinin sayısının bunca yıl sonra çoğalmasına biraz da bozulmuştu. Çünkü o henüz lisenin son yıllarında okurken gitar dersleri almaya başlamış, Özdemir Asaf’ın şiirinden ilk bestesi Lavinya’yı yapmış, ardından dört arkadaşıyla ‘Tını’ adında bir grup kurmuş, beş yılın anısına kaydettikleri demo ‘Öğrenci İndirimi’ adı altında yayınlanmıştı. Hayat yolu, müziğin yolu ile 1988’de birleşmişti. Arada ‘albümün hiç satmıyor’ denilerek kovulduğu kuruluşlara da tepkiliydi. Ancak esaslı patlama 2003’te ve zorlu şarkılardan oluşan ‘Orijinal Altyazılı’ ile geldi. Albüm 250 bin satınca; “Kendime tutunamadım. ‘Halk seni istiyor’ denilerek oradan oraya sürüklendim. Her şeyime müdahil oldular. Bir de, 10 yıldır şarkı söylüyorum ve bu benim dördüncü albümüm, neredeydiniz diye de kırılıyorum yine. Albümün bu denli yüksek satışı yakalamasının şifrelerini de hala çözebilmiş değilim. Bir yandan da ben hepinize yetemem paniği vardı. Çok yoğun, çok gergin oldum ve
birçok insanın kalbini kırmışım, çekilmez bir adam olmuşumdur o dönemde. Hiç yapmadığım huysuzlukları yaptım, koluna imza isteyenlere ders vermeye kalkıştım, veremem dedim. Eşimden ayrıldım, kızımın kalbinikırdım.”
Satış rekorları kıran ve 170 konserin müsebbibi olan albümün ardından 2004’te ‘Uzun Uzun Feridun Düzağaç’ geldi. Ardından Türkiye’nin dörtbir yanında verdiği 100’ü aşkın konser. 2006’da ‘Bir Devam Filmi/Siyah – Beyaz Türkçe Altyazılı’, ve bu yıl ‘Uykusuza Masallar’ı yarattı. Yeni yapıtın tarifi de Düzağaç’tan, “Az kelam ve yaşamaya selam.”
“Benle ilgili orada burada yazılıp çizilenler var ama tapılacak bir halim yok. Ben gerçekten kendi halinde, çok sıradan biriyim. Yazabilmeyi de, şarkı söylemeyi de yetenek olarak algılamıyorum açıkçası. Benim hayatı anlamlı kılma biçimim yazmak. Ben ilkokulda anneme kızar yazardım, ortaokulda babama. Hep yazdı m ve hep kendime konuştum. Bugün 40 yaşındayım,
20 yıldır müzik yapıyorum. İlk albümümün ardından 11 yıl geçti. Grup albümümüzün ardındansa 15 yıl.
Şimdi çok daha az gerginim ve bu çok insani ve doğal bir gelişim. Ve bu durum dinleyicilerin hoşuna gitmeyebiliyor. Geçenlerde bir konser dönüşü, 40’lı yaşlarında bir hanım, ‘Bu albümü sevmedim’ dedi. ‘Neden’ diye sordum gülümseyerek, çünkü eskiden olsa sinirle sorardım, ‘Çok neşeli, çok mutlusunuz’ dedi. ‘Yani benim mutluluğum sizi mutsuz mu ediyor, bunu mu söylemek istiyorsunuz’ dedim. ‘Tam olarak öyle değil, yine de şu şarkıyı sevdim’ filan dedi. İnsanlar siz tanıdıkları gibi kalın isterler. Aslında onlarınki doğal bir hadise ama değişimi kabullenmek, değişim isteğine saygı göstermek biraz da dinleyicinin kültürüyle ilgili. Mayıs ayında çok sayıda konserde, çok sayıda gençle biraraya geldim. Müzik dinleme alışkanlıkları çok farklı. Çok tahammülsüz, çok aceleciler... Biz onlara 90 metronom çalıyoruz şarkıları, onlar 120 metronom eşlik ediyorlar. Yani öyle bir acelecilik ve mutlaka bilip
sevdikleri altı şarkıyı istiyor, gerisine bozuluyorlar. Birkaç konserde neredeyse izin alarak çaldım bazı şarkıları. Ama sonuçta ayın neredeyse her gününü gençlerle beraber geçirdim. Çok keyişiydi. Ben kendime besleneceğim konserlerden yanayım. Yaşımız ilerliyor. Gençlerin takip ettikleri arasında kısmen ikinci jenerasyona atılmış durumdayım ama kendime çıkardığım şeyler var.”
“Benim hayata bakışım bardağın boş bölümünü görmektir. Beni bozar doluya bakmak, her şeyin yolunda gitmesi iyi olmaz” demesine karşın Düzağaç zamanla hayatı kabullenmiş, bulunduğu yerden, yaptığı işten memnun, “Konser vererek yaşıyorum. Bütün şarkıcı ve gruplar gibi hayatımı konserlerden kazanıyorum. Çünkü telif hakları çok sembolik, zaten yapımcılar bile kazanamıyor. Ama hep istediğimi ve yapabildiğimi yaptım. Akustiğe dayalı organik müziğin kıyılarında dolaştım. Elektronik oldum bazen, bazen de etnik. Yapmak istediğimi hep yaptım ve yaparım da. Ve kendime bir hayat tasarlayabilseydim bundan iyisini tasarlayamazdım. İnsanlar benim için üzülüyorlar, ‘Hak ediyorsunuz ama siz o yerde değilsiniz’ diyorlar ve ben çok şaşırıyorum. Sahnede söyleyince kompliman sanıyorlar ama o kalabalıkların önünde şarkı söylemek, onların sevgisini ve ilgisini görmekten daha değerli bir şey tanımıyorum hayatta.”
Yakında yeni bir diziyle bu kez televizyon seyircisiyle buluşacak Düzağaç. Gani Müjde’nin yazdığı ve sağlığın bir sektör olmasını onun deyimiyle ‘karamizahlayan’ bir dizi bu. Ve oyuncu olmadığı için Şevval Sam’ın gönül işi rolünde kendisi olarak yer alacak. Feridun Düzağaç, kızı Tuya’nın babası olmaktan ve tatlı tatlı yaşlanıyor olmaktan çok mutlu. Tuya’ya bir koca kitap okuyup uyutamadığı gecelerden birinde çıkmış ortaya, meraklısına hitap ettiğini düşündüğü ‘Uykusuza Masallar.’ Hayatındaki vazgeçilmezleri kızı ve şimdilik belli sürelerle gidebildiği Bozcaada. Kızı büyüdükçe iki ayağını birden adada tutacak, hep orada olacak inşallah...
http://www.thegate.com.tr/?sid=5d6bc63f ... &subid=394
Uykusuzların masalcısı...
Yazı: TANSEL TÜZEL
Meraklısına diye tanımladığı altıncı albümü ‘Uykusuza Masallar’ın ardından tüm Türkiye’de on binlerle buluşan Feridun Düzağaç müzikle yollarının birleşmesinin 20. yılında. Hüzünle patlayan şarkıların sanatçısı, “Benim yapım bu, her zaman bardağın boş kısmını görürüm. Her şey iyi olamaz. Ama bugün tatlı tatlı yaşlanıyor olmaktan ve binlerce insanla sahnede buluşmaktan, şarkılarımı paylaşmaktan çok mutluyum,” diyor.
Alabildiğine derin hüznüyle tanıdı çoğunluk Feridun Düzağaç’ı. Dipteydi, sondaydı, fena halde depresyondaydı. İnce duyarlığını kocaman gözlüklerle gizlemediğinde gencecik kırılganlığı gözlerindeydi.
“O albüm benim gerçekten vazgeçme noktasında durduğum bir sürecin sonucuydu. En zor, dokunulabilir zamanlarımdı. Maddi şartlar noktasında da çaresiz olduğum, çok acı çektiğim bir sürecin ürünleriydi.”
Askerde biriktirdikleriyle yaptığı ‘Beni Rahatta Dinleyin’ ile ‘Köprüden Önce Son Çıkış’ın ardından üçüncü albümüydü bunaltı sını haykırdığı ‘Tüm Hakları Yalnızlığıma Aittir.’ Ve çevresindeki kalabalık hızla artmaya başladı. Yıl 2001’di ve dinleyicilerinin sayısının bunca yıl sonra çoğalmasına biraz da bozulmuştu. Çünkü o henüz lisenin son yıllarında okurken gitar dersleri almaya başlamış, Özdemir Asaf’ın şiirinden ilk bestesi Lavinya’yı yapmış, ardından dört arkadaşıyla ‘Tını’ adında bir grup kurmuş, beş yılın anısına kaydettikleri demo ‘Öğrenci İndirimi’ adı altında yayınlanmıştı. Hayat yolu, müziğin yolu ile 1988’de birleşmişti. Arada ‘albümün hiç satmıyor’ denilerek kovulduğu kuruluşlara da tepkiliydi. Ancak esaslı patlama 2003’te ve zorlu şarkılardan oluşan ‘Orijinal Altyazılı’ ile geldi. Albüm 250 bin satınca; “Kendime tutunamadım. ‘Halk seni istiyor’ denilerek oradan oraya sürüklendim. Her şeyime müdahil oldular. Bir de, 10 yıldır şarkı söylüyorum ve bu benim dördüncü albümüm, neredeydiniz diye de kırılıyorum yine. Albümün bu denli yüksek satışı yakalamasının şifrelerini de hala çözebilmiş değilim. Bir yandan da ben hepinize yetemem paniği vardı. Çok yoğun, çok gergin oldum ve
birçok insanın kalbini kırmışım, çekilmez bir adam olmuşumdur o dönemde. Hiç yapmadığım huysuzlukları yaptım, koluna imza isteyenlere ders vermeye kalkıştım, veremem dedim. Eşimden ayrıldım, kızımın kalbinikırdım.”
Satış rekorları kıran ve 170 konserin müsebbibi olan albümün ardından 2004’te ‘Uzun Uzun Feridun Düzağaç’ geldi. Ardından Türkiye’nin dörtbir yanında verdiği 100’ü aşkın konser. 2006’da ‘Bir Devam Filmi/Siyah – Beyaz Türkçe Altyazılı’, ve bu yıl ‘Uykusuza Masallar’ı yarattı. Yeni yapıtın tarifi de Düzağaç’tan, “Az kelam ve yaşamaya selam.”
“Benle ilgili orada burada yazılıp çizilenler var ama tapılacak bir halim yok. Ben gerçekten kendi halinde, çok sıradan biriyim. Yazabilmeyi de, şarkı söylemeyi de yetenek olarak algılamıyorum açıkçası. Benim hayatı anlamlı kılma biçimim yazmak. Ben ilkokulda anneme kızar yazardım, ortaokulda babama. Hep yazdı m ve hep kendime konuştum. Bugün 40 yaşındayım,
20 yıldır müzik yapıyorum. İlk albümümün ardından 11 yıl geçti. Grup albümümüzün ardındansa 15 yıl.
Şimdi çok daha az gerginim ve bu çok insani ve doğal bir gelişim. Ve bu durum dinleyicilerin hoşuna gitmeyebiliyor. Geçenlerde bir konser dönüşü, 40’lı yaşlarında bir hanım, ‘Bu albümü sevmedim’ dedi. ‘Neden’ diye sordum gülümseyerek, çünkü eskiden olsa sinirle sorardım, ‘Çok neşeli, çok mutlusunuz’ dedi. ‘Yani benim mutluluğum sizi mutsuz mu ediyor, bunu mu söylemek istiyorsunuz’ dedim. ‘Tam olarak öyle değil, yine de şu şarkıyı sevdim’ filan dedi. İnsanlar siz tanıdıkları gibi kalın isterler. Aslında onlarınki doğal bir hadise ama değişimi kabullenmek, değişim isteğine saygı göstermek biraz da dinleyicinin kültürüyle ilgili. Mayıs ayında çok sayıda konserde, çok sayıda gençle biraraya geldim. Müzik dinleme alışkanlıkları çok farklı. Çok tahammülsüz, çok aceleciler... Biz onlara 90 metronom çalıyoruz şarkıları, onlar 120 metronom eşlik ediyorlar. Yani öyle bir acelecilik ve mutlaka bilip
sevdikleri altı şarkıyı istiyor, gerisine bozuluyorlar. Birkaç konserde neredeyse izin alarak çaldım bazı şarkıları. Ama sonuçta ayın neredeyse her gününü gençlerle beraber geçirdim. Çok keyişiydi. Ben kendime besleneceğim konserlerden yanayım. Yaşımız ilerliyor. Gençlerin takip ettikleri arasında kısmen ikinci jenerasyona atılmış durumdayım ama kendime çıkardığım şeyler var.”
“Benim hayata bakışım bardağın boş bölümünü görmektir. Beni bozar doluya bakmak, her şeyin yolunda gitmesi iyi olmaz” demesine karşın Düzağaç zamanla hayatı kabullenmiş, bulunduğu yerden, yaptığı işten memnun, “Konser vererek yaşıyorum. Bütün şarkıcı ve gruplar gibi hayatımı konserlerden kazanıyorum. Çünkü telif hakları çok sembolik, zaten yapımcılar bile kazanamıyor. Ama hep istediğimi ve yapabildiğimi yaptım. Akustiğe dayalı organik müziğin kıyılarında dolaştım. Elektronik oldum bazen, bazen de etnik. Yapmak istediğimi hep yaptım ve yaparım da. Ve kendime bir hayat tasarlayabilseydim bundan iyisini tasarlayamazdım. İnsanlar benim için üzülüyorlar, ‘Hak ediyorsunuz ama siz o yerde değilsiniz’ diyorlar ve ben çok şaşırıyorum. Sahnede söyleyince kompliman sanıyorlar ama o kalabalıkların önünde şarkı söylemek, onların sevgisini ve ilgisini görmekten daha değerli bir şey tanımıyorum hayatta.”
Yakında yeni bir diziyle bu kez televizyon seyircisiyle buluşacak Düzağaç. Gani Müjde’nin yazdığı ve sağlığın bir sektör olmasını onun deyimiyle ‘karamizahlayan’ bir dizi bu. Ve oyuncu olmadığı için Şevval Sam’ın gönül işi rolünde kendisi olarak yer alacak. Feridun Düzağaç, kızı Tuya’nın babası olmaktan ve tatlı tatlı yaşlanıyor olmaktan çok mutlu. Tuya’ya bir koca kitap okuyup uyutamadığı gecelerden birinde çıkmış ortaya, meraklısına hitap ettiğini düşündüğü ‘Uykusuza Masallar.’ Hayatındaki vazgeçilmezleri kızı ve şimdilik belli sürelerle gidebildiği Bozcaada. Kızı büyüdükçe iki ayağını birden adada tutacak, hep orada olacak inşallah...