Gök Kırıntılı
ümidim olmasa taşır mıyım
kızgın nehirlerimi gözlerime
sen
nehirlerimin birleştiği deniz
sen
boğazımda düğümlenen siyah gelincik
sen
yarına kaygısız evleri özleten güzelliksin
acılarımızı ve anılarımızı taşımayacağımız
bir düş balkonunda ellerine sarılmalıyım
zorlama ölümlerden uzak
en sevdiğimiz filmler müzikler
ve kitaplar ellerimizin altında
yüzünün buruştuğunu hiç görmemeliyim
hayatıma hor görmezsin değil mi
musluğuna kelebek konmuş
eski
ayşegüllü
cin alili
bir avluya benzeyen serin tebessümünü...
eşyalardan anlamam genelde
kullanılmışlarsa dokunursam belki
son kullanma tarihleri geçmişse
çünkü benim tarihe saygım var an'a
gazete kesiklerinden fırlamış gibidir
genelde yüzüm eski eşyalara bakarken
ben de onlarla donakalırım vefasızlığa
ben izleri silinmiş bir haber
onlar içleri geçmiş birer eşya...
ama bütün önemler insanla ilgili
ama işte...
sevgilim diyemediğim tenha umutsuzluğum
uğruna gezmek ve park hayallerimi yırttığım
seni oturduğun sandalyeyle
taktığın pempe çerçeveli gözlükle
bulup buluşturduğun elbiselerinle
minik ve sevimli pabuçlarınla hatırlıyorum hep
tasasını çekmiyorum neden bu kadar çok
uzak durduğunun
gölgesine hınç dolu arzulayışlarımın
beni çok çok yaşlandıkça büyüttüğün
yalnızlığın kadar sezdiğini biliyorum...
yalnızlığının bedeliyim gök kırıntılı
sıkılma hadi gel ikimize de yetecek kadar
mavi var yerli yersiz uyanmalarımda
senin yerine de uykusuzum anılarımızlı
şiirler yetiştirmem lazım nazlarına
yeni acılar peşinde değilim kaçamak intiharlar
rehin aldığın kar akşamlarıma karşılık
verebileceğim bir şeyim yok
seni sevmekten başka...
Kağan İşçen
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Gök Kırıntılı
-
- Takımdan
- Mesajlar: 988
- Kayıt: Cuma, Ağustos 22, 2008 19:59
- İsim: kağan
- Konum: Adana