akşam alacasında
çocukça düştüğüm yanılgılarımla
gözlerim seni sevdiğimi anlardı
ben gözlerime inanamazdım
ben kendime benzemezdim
sana inanırdım
kapıldığım kış bulutlarını kabullenişine
acılarım senden yanaysa
hiçbir mutsuzlukla örtüşmezdi
susarak ağlamayı bekleyişim
bu yalnızca benim yalnızlık şarkımdı
senin şarkısızlığına şarkı olmak isteyişimin şarkısı
dünya dışlardı beni
güneşin kötü çocuğuydum
sabah serinliğinin şiirini çalmıştım
senin için
birlikte üşümek için
birlikte özlemek için
beyaz
bembeyaz
sessizliğimizi
sakınma sözcüklerimin ağırlığını
yüreğinden
kulaklarına fısıldadığım musonlu gökkuşağı
zifiri bir odanın içinde dört dönen
sokağı özleyen üşengeçliğimdi...
yanağına dökülen saç telinde emeğim
göz nurum
seni sevince tanıdım tanımamayı dünyayı
kurak iklimler eskide kaldı nar tanem
öpüşmelerimiz acemi yağmurlara gebe
ölümün ağzına bir parmak bal çalınmış
sus payı halidir ayrılık
sensiz yaşamak tabusunda...
aramızdaki uçurumun yankısıyla uyanır her sabah
yorgunluğum
gülüşün tek ırmak şırıltımdı
rüyalarımda bile kendime yabancıyım şimdi
tek gerçeğim uzaklığının tekrarı
ve gecelik umutlarla geçmiyor yaşam
aramızdaki uçurumun yankısıyla gönenir her sabah
dinginliğim
menopoz bir göğe takılır gözlerim
intiharına küstün sanırım
ağustos öğlelerini sevişimin...
benim sandığın uzaklarından bana arta kalandı
yağmaladığın uygarlığım...
kağan işçen
Güneşin Kötü Çocuğu
-
- Takımdan
- Mesajlar: 988
- Kayıt: Cuma, Ağustos 22, 2008 19:59
- İsim: kağan
- Konum: Adana