HAYATI SORGULAMAK

Sizin Kürsünüz. Genel de Konu dışı başlıklar...
suna2006

HAYATI SORGULAMAK

Mesaj gönderen suna2006 »

Hayatı sorgulamak:

Romantizm kavramı,hayatımıza aslında ne kadar da hakimdir özellikle biz kadınların hayatına.Romantizm,aklın en yukarı safhaya ulaştığı andır kanımca, romantizm, sevginin somut olarak gösterilişi,sevgiyi karşıdakine ifade edebilme yeteneğidir.Herkes,romantizmi anlayamaz çünkü gerçekten akıl işidir.Romantik insan,gerçeği hayaller noktasına ulaştırabilir,hayalleri ise daha somut hale dönüştürebilir.Fakat somut hale dönüştürebilmek için aktif ve uyanık olmak elbette gerekir.Cinsellik ise çok basit, en odun kabul ettiğimiz kara cahil bir erkek bile yaşar cinselliğini hayatı boyunca ama belki de ömrü boyunca hiç romantizmi katamaz hayatına.Öylece ölüp gider ,kimi detayları,kimi derinlikleri kavrayamadan.Einstein’ın dediği gibi “ hayaller,gerçeklerin çok ötesindedir.”
Ama toplumumuz, erkek hassaslaşınca etiketler koydu erkeğe.”Light erkek” diye adlandırdı.Oysa erkek kadın,hepimiz insanız,insanca yaşamalı,solumalı,hissetmeli hatta kimi zaman ağlamalıyız.Bir tür arınmadır bu, bence.Özellikle toplumumuz,etiketler koymaya çok meraklı.Bu biraz da ,dine önem veren toplumlarda baskın,maalesef.Pozitif bilime,sanata,çok yönlü düşünmeye,çok sesliliğe yeterince önem vermiyoruz.Çoğu şarkılarımız bile çok sesli müzik olmaktan öylesine uzak ki.Hep sözler üzerinde durmuşuz,ya gerideki müzik,o önemli değil mi, hep pam pam ile müziği sınırlar,kapı sesinde dahi göbek atar olduk.Müzik,bundan ibaret mi?
Bir Fransız atasözüdür; “Gençler bilebilse,yaşlılar yapabilse”.Hakkaten de aktif olan gençler,gençken tecrübe sahibi olsalar,yaşlılar da hayatları boyunca elde etmiş oldukları tecrübeler yanında kaybettikleri enerjiye sahip olsalar, dünya yerinden oynardı.Sanırım orta yaş,en ideal dönem.Ama maalesef ülkemizde, bir bakıyoruz,vatandaşımız daha orta yaş evresinde emekli olmuş,işsiz güçsüz oturuyor.Bence,ülkemiz için büyük bir kayıp.
Gençleri ele aldığımızda,çok akıllı gençlere sahip olsak bile, tecrübesiz olduklarından aciz kalabiliyorlar.Yani tecrübe,aklın önüne geçiyor.Bu çok acı.Bazen şunu fark ettim ki,çok okumak insanı oldukça hassaslaştırıyor çünkü ruh dünyanızı duyarlı hale getiriyorsunuz.Daha kolay etkileniyorsunuz.Ama okudukça okuyasınız geliyor yani kısaca daha duyarlı,daha haberdar olmak istiyorsunuz.Fazla sorguluyorsun ve gün geçtikçe,fazla detaylar arasında kalıyorsun.Dünyan oldukça enlemesine genişliyor fakat sen yayılmak yerine,derine iniyorsun.Kimi zaman yayılmak istiyorsun ama yayılırken,vicdanın buna engel olmak istiyor,yeterince derine inmiyorsun diye suçluluk çekiyorsun.Bazen cahillere bakarım,daha aktifler,mücadeleci,daha hızlı.Ama onlar da derinlere inmeden,göçüp gidiyorlar bu dünyadan,farkında olmadan.Sanki bilginin, insanoğluna bir oyunu bu.Ama ikisinde de negatif ve pozitif bir arada.Cahil,eylemleriyle kazanıyor ama derinliklerdekini fark edemeden hayattan göçüp gidiyor, okumuş ise derinliklerdekilerle uğraşıyor ama yüzeydeki birtakım eylemlerden uzak kalıyor,yeterli sayılabilecek denli aktif olamıyor.Demek yapılması gereken,bu iki özelliği bir araya getirmek.Mesela bazı yazarlar,kitap yazma,basma telaşı içerisinde olup,ailelerinden uzak kalıyorlar.Oysa ki hem kültürel hayatını sürdürecen,hem de iyi bir anne veya baba olacan,ailenle vakit geçirecen.Artık,kapitalizmin bize bahşettiği bu dünyada, üstün insan olmak zorundasın,seçici ve çok yönlü bir birey olmalısın.Bu hem iyi,hem kötü.Ama üstün insan derken,milleti ezen,sömüren,aşağılayan,ayırım yapan değil kastettiğim ya da fiziksel üstünlük de değil.Sadece özümüzü bulduktan ve yeteneklerimizi gerçek anlamda keşfettikten sonra,yeteneğimiz doğrultusunda sivrilmek ama bunun yanında çok yönlü olmak.Bu yüzden felsefe kitapları çok değerli,bizi özümüze götüren,felsefedir.Salt bir gelişim kitabı gereksizdir,asıl felsefeyi okumak gerekir.Çünkü sorgulamanın temeli orada yatar.
Ya yanlış anlaşılmak veya eksik anlaşılmak.Herkesin elinde teoriler var, kiminin elinde az ,kiminin çok.Ama teorisi çok olan saklanıyor ,az teorisi olan ise gösteriyor.Öyleyse,az olan önde.Hayatınızda karşılaştığınız kimi insanlara teori başlıklarını, kimilerine ise teori gidişatını gösteriyorsunuz.Ama gösterirken yanlış anlaşılabiliyorsunuz.İşte teorileri gösterirken hayatta yaşadığımız zorluklar, bizi üzebiliyor,etkiliyor,hassaslaştırıyor.Özellikle de biz gençleri.
Sizde gençler,mükemmeliyetçilik var mı bilmiyorum.Ama bende var.Hep iyi olma arzusu vardır ya.Hayatımızı da hayat yapan bu iyiye yöneliş aslında.Mesela kadınlık nerede,nedir diye çok sordum çünkü toplumumuzda erkeklik duygusu baskın ama oysa ki kadınlık dediğimiz kavram daha silik, daha gizli.Örneğin bir kadın fazla makyaj yapıp daha güzelleşmek istediğinde sokağa çıkıp dolaştığında,erkekler hayat kadını veya basit kadın olarak kadını görebiliyorlar.Ya da kadın bir erkeğin elini tuttuğunda,erkek sıkınca kadının ellerini avuçlarında, sanki kadın,gururundan bir şeyler kaybedip,ezildi gibi oluyor.Peki kadınlık nerede?Ne zaman gerçek kadınsın,ne zaman gerçek kadın olduğunu hissediyorsun? İnsan yaşamındaki sınırlar öylesine önemli ki.
Ya yapmacıklık,doğallık ayırımı?Misafir gelecekse çok nazik olmak.Bir taraftan nazik olmak istiyorsun ama diğer yandan karşıdaki belki düşünüyor, bu naziklik aslında olması gerektiği için var,yoksa onda olduğu için değil gibi içinden düşünebiliyor.Ne zaman yapmacıksın?Ne zaman değilsin? Işte toplumun gerektirdiği gibi davranmak içlerimize kazınmış,ne zaman toplum örtüsünden uzaklaşsak ürperiyoruz,güvenliğimiz tehlikeye giriyor bir anda.
Ya biz gençler sevmeyi,sevilmeyi biliyor muyuz? Örneğin, gençler , ne kadar çok cep mesaj yolluyorsa sevgili,onu o kadar çok seviyor sanıyor.10 mesaj,on kat sevgi.Tek mesaj en azından hatırlıyor.Sıfır mesaj,beni hiç sevmiyor,kesin başka birini buldu.Ya da her saat mesaj yollayan bir sevgili, yine mi? çattık ya Sevgi acaba bu mu?
Lütfen siz de görüşlerinizi bildiriniz.Çok teşekkür ederim.Kucak dolusu sevgilerimle…

Suna
Kullanıcı avatarı
pyrazine
Takımdan
Takımdan
Mesajlar: 661
Kayıt: Salı, Şubat 14, 2006 16:17
İsim: Ahmet
Konum: İstanbul

Mesaj gönderen pyrazine »

Açıkcası nerden başlayacağımı bilemiyorum :D
Siz gerçekten de hayatı ayrıntılarıyla sorgulamışsınız :D

Şaka bir yana , benim en çok üzüldüğüm gitgide mekanikleşmemiz.Daha küçük yaşlarda para kazanma , statü elde etme gibi kavramların bize lanse ettirilmesi.Belki de hayatta kalma mücadelesinin getirdikleri bunlar.
Ve teknoloji...Şu an burada yazışmamız bile bizim ne kadar mekanikleştiğimizin bir göstergesi.Belki biri iki dostumuzla yada arkadaşlarımızla yüzyüze konuşabileceğimiz şeyleri her nedense sanal ortamda yazmayı tercih ediyoruz.
seyytan
Kıdemli üye
Kıdemli üye
Mesajlar: 1470
Kayıt: Çarşamba, Ekim 26, 2005 22:30
İsim: Metin Çetin
Konum: Aydın

Mesaj gönderen seyytan »

hayatı sorgulamak yalnıs bence....
sunni_teneffus

Mesaj gönderen sunni_teneffus »

walla suna yazını okumadım.çok çok uuzn.başlığına göre cewap vermek istiyorum. hayatı her sorguladığında üzülürsün.haa ben yapmıyomuuym.yapıyorum tbai her zmana hemde.o nedenle çok gülerim ben. bi nevi maskelemek için herşeyi. bi at gözlüğüm olsaydı diyorum bazen kendime.o zmana sadece önümü görürdüm.yollaırn bnei götürdüğü yeri.sağım solum arkam umaurmda olmazdı o zamna o kadar.ama sorgunun olduğu yerde acı her zamna olucak. Tanrıyla her zamna anlaşamazsın.
safir
Üye
Üye
Mesajlar: 110
Kayıt: Pazartesi, Eylül 10, 2007 07:53
İsim: zeynep
Konum: Gaziantep

Re: HAYATI SORGULAMAK

Mesaj gönderen safir »

hayatı sorgulamak bencede yanlıştır..sonuçta buraya ne için geldiğimiz belli ne yapmamız gerektiği belli..ve bunları ne için yapıyor olduğumuzu sorgulamak bence cüretkarlıktan öteye gidemez..ama etrafımızda bizlere sunulmuş olan güzel şeyler için düşünme payıda bırakmalıyız hayatımızda..bu sorgulamak değildir..belki bir teşekkürdür..yada şükürdür..