Tut bırakma...
Tut bırakma...
Suratından okunuyordu günahları, giderken. Bilirim neden gidişlerin, nedensizliklerini. Akşam olur, hatırlanır sevgili, avucundan ucup giden bir kuş misali. Susar geceler, gündüze. Susar yalnızlık, sensizliğe. Toprak, suya muhtaçken, ben, senli zamana, sen zamansız aralıklarda, kim bilir hangi uzaklarda. Bambaşka bir dünyanın hükümdarlarının, var sayılan, varlıkların arasında. Galip gelmeler vardı aslında, senden sonraki tüm zamanlarda. Çekip gitmek vardı, bu zamanlarda. İç çekmeler, acıların kat sayılarıyla çarpıldığında, katlanan tüm çilenin arasında bir de, kocaman bir sensizlik. İçim içime sığmazken, beden kül olmak ister. Dönüp baksaydın ardına, bunların hiç bir'i yaşanmayacaktı belkide, bir bakış, neleri alıp götürür insandan bir bilebilseydin, benliğinde. Yalanın ortasında kaybolmuş, kaybolanlardan da farksız kaldı, gerçekler. Ucu bucağı olmayan bir dünya'nın, en ucundan sesleniyorum şimdiki zamanda, sana. Ucundan da olsa tut, bırakma...
Re: Tut bırakma...
Tebrik ederim. Güzel bi yazı olmuş.Ucundan da olsa tut, bırakma...
Re: Tut bırakma...
Teşekkür ederim, ilgin için.
Re: Tut bırakma...
benim de çok hoşuma gitti. gerçekten.. tebrikler
Re: Tut bırakma...
Teşekkür ederim. 
