milliyet sanat

Feridun Düzağaç Hakkında Sorulan Sorular, Bilgiler, Bildiriler, Konser Duyuruları, Biyografi, şarkı sözleri, albümler, incelemeler.. Feridun Düzağaç Biyografi! - Feridun Düzağaç Şarkı Sözleri!
Cevapla
buralarsoguk

milliyet sanat

Mesaj gönderen buralarsoguk »

Feridun Düzağaç üçüncü albümü 'Tüm Hakları Yanlızlığıma Aittir'deyeni bir sound'la
karşınızda.

Grup Tını'ya yaptığı 'Öğrenci İndirimi' albümündeki 'Lavinia' ile 'gelecek vaat' ettiğini
anlamıştık. O yüzden sıkı takibe aldık. Sonra 'Beni Rahatta Dinleyin'dedi ama şarkıları öyle pek
rahat rahat dinlenecek tipten değildi. Şehirden,gitmekten,aşktan,bunalımdan filan bahsediyordu ya
aslında bize de ilaç gibi gelmişti. Öyle 'kopuk'bir adam idi. Takibe devam ettik ve 'Köprüden
Önce Son Çıkış'ı dinledik. Pek de çıktığımız söylenemez,albümle bunalımlara geri döndük. Ama ne
gam. İyiydi işte müziği,sonra sözleri hiç yabana atılacak türden değildi doğrusu. 1968 Adana
doğumlu Feridun Düzağaç ne kadar bunalım gözükse de iyi geliyordu işte. Şimdi üçüncü solo albümü
'Tüm Hakları Yanlızlığıma Aittir'ile sözlerini değil de sound'unu değiştirerek karşımızda.
Bu arada hayatında da çok büyük bir değişiklik yapmış. Artık o bir baba,kızı Tuya Naz Kasım'da
iki yaşına basacak.

Çıkış şarkınız 'Dipteyim,depresyondayım,sondayım'. Hala mı?
Bu benim kişisel depresyonum değil ya. Ben depresyona yakın bir insanım ve büyük kentte
yaşayan birçok insanın da öyle olduğunu düşünüyorum. Şarkı benim çok nadiren yapmak istediğim,
çok eğlenceli,alaylı şarkılardan biridir. Bu depresyon kelimesinin de birçok insanı kastığının da
farkındayım ama ben iyi bir şarkı yaptığımı ve beni bilen insanların sevdiği bir şarkı olduğunu
düşünüyorum. Zaten şarkının depresyonla ilgili bölümü Mehmet Esen'e ait. Onunla beraber çok
düşünmeden,hesapsız,güzel,eğlenceli bir şey olsun diye yaptığımız bir şarkı. Ama şu andaki ruh
halimi soruyorsanız depresyonda değilim.

Siz değilsiniz ama dinlerken bizi depresyona sokmayı başarıyorsunuz. Acaba insanları
umutsuzluğa sevk ediyor muyum diye düşündüğünüz oluyor mu?
Ne güzel işte! Hayatın öyle bir yanı da var. Onu da arada görün. Bu sizi algıları açık,
antenleri dik ve hayat karşı duyarlı yapar. Çok yaşanıyor bu. Beni dinleyen adamların
gösterdikleri sebeplerden biridir bu. Biz çok mutsuz olduğumuz zamanlarda derleşiyormuşuz gibi
dinliyoruz diyorlar. Bu albümünde dinlenme zamanları var. Ama ben hayata böyle bakıyorum da
insanlar da böyle baksın çabası yok. Aksine ben hayatı çok sevmekle eşdeğer bulurum kırgınlıklarımı
ve karanlık görünen şeylerimi. Hayatla didişmemdir benim bu,hayat bağlayıcı bir şeydir. Birçok
insan çok kötüyüz bari şu adamı dinleyelim de biraz rahatlayalım diyor olabilirler. Ondan kötü
olamayız bile diyorlardır. Sonuçta ben onları dinlesin diye yapıyorum,kimin ne amaçla dinlediği
çok fazla önemli değil. Ama öyle bir 'ölün'durumu yok.

Baba olmak sizi bu karamsarlıktan biraz olsun kurtarmadı mı?
Baba olunca pozitif ve daha ışıklı olabilirsiniz ama bunun üretim sürecini etkilemesini
isteyip istememek o babanın seçimi. Benim için böyle bir şey söz konusu değil. Benim yazarkenki
ruh halim yalnızdır ve yalnız kalmalıdır. Ben açıkçası böyle çok üzerimdeki şeyleri kendi
mekanizmama eklemekten yana değilim. Canım kızım diye bir şarkı yazmayacağımı garanti edebilirim.
Ama hiç hissetmeden ve çaktırmadan beni etkileyecek ve bir yerden girecektir. Bundan sonraki
albümde böyle ışıltılar olabilir. Ama tercih ettiğim bir şey değil.
Yaptığınız müzikten bağımsız olarak,baba olmak size neler kazandırdı?
Daha önce izlerken tınmadığım bir haber,şimdi çok çarpıcı oluyor.Daha duyarlı kılıyor.
Ama yaptığı en büyük etki galiba kendime biraz daha çeki düzen vermek oldu. On dan önce geleceğe
dair planları olan bir adam değildim. Şimdi en azından sağlığıma dikkat ediyorum. Kendimi çok
akışa bırakıyorken artık ayaklarım yere basıyor. Daha dünyevi şeyler düşüneceğim onu sayesinde.
Bu çok istediğim bir şey mi? Onun sevgisi karşısında istesem de istemesem de yapmak isteyeceğim
bir şey. Beni daha dünyalı kıldı.

Şarkıların altyapısında çok değişiklik var,niye?
İlk defa oryantal perküsyon set up'ı var şarkılarda. Yarı elektronik aslında,iddialı
değil ama. Bundan sonra bu adam elektronik yapacak dedirtecek şeyler. Neden öyle? Çünkü ben
içimde hissediyorum. Tırnak içinde söylüyorum o Leonard Cohen duruşundan sıyrımak istiyorum.
Artık hayata karşı o kadar sakin taklamıyorum. Belki sürekli o girip çıktığım depresyonların
etkisiyle tercihlerim değişti. Eskiden güzel tınılar,çok güzel yazılmış sözleri duymak için
dinlerdim. Şimdi artık daha ritme yöneldim.Ama insanların tepkileri ile ilgili kaygılarım vardı.

Nasıl tepkiler geldi?
Size ayrı bir yere koyuyoruz ama bu albümünüz bizi şaşaıttı diyorlar. Değişsin dediğim
şeyler değişti. Daha ritmik ve canlı bir albüm oldu. Çok net söylüyorum,istemediğim bir şey
olmadı. Çok büyük değişiklikler değilse bile farklıydı.Ama ortada ortak bir akustik anlayış var.
Beni umutlandıran ve cesaret veren tepkiler de geldi,kızanlar da oldu. Ben doğru yerde olduğumu
düşünüyorum şu anda. Benim de ilk dinlediğim de hayalkırıklığına uğradığım albümler oldu ama
zaman içinde sevdim. Benim için önemli olan, o adamın yansıtmak istediği. İnsanlar beni böyle
seviyor aman değişmeyeyim diyerek sahtecilik yapmadığımı da düşünüyorum.

Klipte Yasemin Kozanoğlu2nun oynamasına da dinleyiciler pek bayılmadı.
Ben hiçbir zaman böyle bir şey söylemedim,popüler olmaya karşıyım,beni az insan dinlesin
diyene de inanmam. Şimdi beni üzen kurgular oluyor. Zaten popüler olma çabanız klibinizde
Yasemin Kozanoğlu'nu oynatmaktan belli gibi. Yok öyle bir şey. Yönetmenin seçtiği bir şeydi
klibde oynayacak hatunun kim olacağı. Açıkçası en ufak rahatsızlığım da olmadı. Ama ben özün ve
içtenliğin değişmediğini söylüyorum.

Son röportajınızdan birinde 'Derdim olmasaydı ben de kuzu kuzu şarkılar yapardım'
diyorsunuz.Ama öte yandan siz de hep kişisel dertlerinizi anlatıyorsunuz,toplumsal bir şey yok
diye eleştiriye maruz kalabilirsiniz.
Duyarsız kalmanın karşıtı ona bir şarkı yazmak değil. Benim için şarkı yazmak farklı bir
şey. Ben gerçek hayatı soluyan bir adamım. Sinemacı olsaydım buna kayıtsız kalmazdım ama müzik
ben,m için biraz daha naif bir şey. Daha kişisel,kendi öykülerimi anlatıyorum. Ama olan bitene
kayıtsızlık değil bu. Ben müzikte de,tiyatroda da slogana karşıyım. Benim müziğimin böyle bir
dinamiği yok artı şarkılarımı çok hayatın içinden bulmakla da tolere ediyorum bunu biraz.
Evet aşk,yalnızlık bunlar çok şehir insanına ait başlıklar,benim de cevabını aradığım şeyler.
Ama kıyıda köşede hayata dair şeyler var. Gerçekçi bulduğum için zaten biraz da yapıyorum bunları.
Toplumsal bir söylem düşünemiyorum,şimdi kendi kişiliğim derdinde olduğum için.

Bir de size yakıştırılan bir 'hüzün adanı' durumu var. Seviyor musunuz bu etiketi?
Yok ya,ben çok normal,gündelik hayat içinde kendini rahatlatmayı bilen bir adamım.
Beşiktaş maçlarına gidip küfrederim,pazara gider alışveriş yaparım,pazarcılarla şakalaşırım,
borsa oynarım,para kaybederim,duvarları yumruklarım. O hüzün adamı,sanki ben oturup kendi
karanlığımı inşa ediyorum gibi bir hava var. Ama bunların şarkısı yapılabilir bence.
Mesela kızımın doğumu ve bana getirdikleri konusunda şarkı yapmakta çok heyecanlı olamam.

Çok alakasız olacak ama işletme okumanızın müziğe bir etkisi oldu mu?
Zaten işletmeyle alakam olamayacağını yedinci ayın sonunda anlamıştım.
Çok dünyevi geldi bana,mesailer,maaş almalar,terfiler. Ne olduğumu anlamadan istifa ettim yedinci
ayın sonunda,ikinci işimden. Müzikte üretim sürecini artısı eksisi olmadı ama müzik sektörü ile
ilgili birçok şeyi çok net biliyorum.
Cevapla