yağ tenekelerinden bozma saksılarda
süs biberleriyle ırgalanırken mütevazi tebessümler
akşam nasıl da tatlı çökerdi iyimserliklere
hiç girilmeyen
ömürlük dostluklara saklı
odalara sarılan meraklarla
geçerdi bazı tatil zamanları
bulutlara öykünen böyle bir zenginlikte
bozulmamış misafirlik kokularıyla
çizdim siluetini özlemlerime...
son sesleri kayboldu bilinmezliklerin
uzak gölgeler kıpırdamıyor anlık umutlarıma
kirli sarı ışıklarıyla şehir kendine mahkum
bense asma damlı bir çocukluğun dışında
bir de sadece senden uzağım
ince pazen renkleriyle gelen hayat
gri bulutlarına teslim bu bölünmüşlüğün
sahiplendiğim yağmura hazır bu akşam da
gözlerimden akan kalabalığa
bıkmadan usanmadan soruyorum adını...
kavuşmaklarla yaşanmıyor ki hiçbir aşk
ırak düz çizgilerin artığıyla ağlanıyorken
başkalarına...
ve avuçlarımla ovuştururken
yüzümün kekre sıkıntısını
gidişlerin ertesi bıraktığın
yapraklarını tutuyorum sanki
öyküsüzlüğümüzün...
sabırla
hemencecikli kalbime
susacağı anı bekliyorum caddelerimin
sesimi sözümü suçluyorum
beni anlayacaksın diye beklemek yerine
rüyalar not ediyorum şiirlerime
çünkü aşk kavuşmakla değil
anlaşılmakla yaşanır
ve sırf beni anla diye
adsız bırakmadım hiçbir gözkırpışımı...
kağan işçen...
Irak Düz Çizgilerin Artığıyla
-
- Takımdan
- Mesajlar: 988
- Kayıt: Cuma, Ağustos 22, 2008 19:59
- İsim: kağan
- Konum: Adana