Zaman o kadar kısa ki yaptıklarınızı ve yapacaklarını düşünün bir kez daha. Ellerinizde neler var. Bir ev, bir araba mı? Yoksa yüklü bir banka hesabı mı? Bence düşünmeden önce bir ara verin ve aşağıdaki yazıyı bir okuyun:
"Zamanın birinde , küçük bir kız vardı. Uzak ama çok uzaklarda. Sevimli ve masum yüzünün yanlarından omuzlarına düşen sarı uzun saçları vardı. Sevgilerinin adları anne, baba, kardeş, arkadaştı. Küçüktü daha büyüyecekti umudu hayalleri vardı. Sevginin tüm manadaki adlarını hissetmek ve hissettirmeyi isteyecek çağdaydı belki. Bir el uzandı, gülen gözlerine farklı bir anlam vermek içindi diye düşündü. Bilemedi ki gülen gözler ağlayacaktı artık. Belki hayatının ilk ve en büyük hayal kırıklığı olacaktı o el. Belki sevgidir adı ne olursa olsun yüreği sevindiren, umudu yeşerten, çiçeği bile bir başka güzellikte büyüten en önemlisi yaşamı anlamlı kılan. Bilmezsiniz,işte bunu bilemezsiniz; umuda bağlanan yürek umutlar teker teker bittikçe nasıl parça parça olur. Önce kırıldığına inanmak istemezsiniz. Sonra parçaları birleştirmeye çalışırsınız. Bir bütün gibi görmek istercesine. Bir yıl, iki yıl, 3 yıl ve bir bakmışsınız yıllar geçmiştir ve birleştireceğiniz parçalar artık kendi içlerinde de parçalandığı için un ufak olmuştur. O yüreği acıtan yalnızlık ile ağlayan ama kimsenin fark edemediği güzel gözlü kız küçüktür şimdi hem de eskisinden daha da küçüktür. Kendiyle baş başadır. Ne bir adım ileri ne bir adım geri. Bir çarkın ortasında değişen insanlar ve mekanlar. Küçük kız hep sordu durdu; "NERDE HATA YAPTIM?" diye. Sevgiydi istediği tüm adlarıyla yaşamak ve hissetmek ve hissettirmek ki. Kendi veriyordu koşulsuz her anlamda bildiği sevgileri çünkü. Ama yüreğini KIRDILAR. Sonra mı Duvarlar koydu hayatına. Korkmuştu artık. Yanaklarından akan gözyaşlarını kimseler hissedemese de.. Sevginin bildiği diğer anlamlarıyla yetindi. Belki doğaydı, belki güneş, belki dost, belki arkadaştı bunun adı. Zaman içinde kendi yalnızlığını bile sevdi. Geçmişin izlerini silmek adına ekstra ne sevgi aradı ne sevgili. Ağlayan gözlerini gören bir yürek hissetme olasılığı bile yoktu. Sadece zamana rağmen o küçük sarı saçlı kız güzel ama ağlayan gözlü kız büyüyemedi. Hep çocuk kaldı. Zaman geçiyordu ve tek değişen belki de değişmeyen şey buydu. Bir gün bir yazı, bir ses, bir yürek tebessüm ettirebildi çok ama çok uzaklardan, bir ışıltı bir güç verdi. Belki duvarların ardından değil, onlar olmadan da bakabilirsin dünyaya artık demek istercesine... Dedim ya yalnızlık bu işte zor zanaat. Şimdi o küçük ama tatlı,güzel fakat ağlayan gözleri olan kızı bulursanız getirin bana,
- Belki kardeş olarak ihtiyacı vardır sevilmeye Kucaklamak istiyorum canımsın diye.
- Belki anne sevgisine ihtiyacı vardır. Çektiklerini anlayabiliyorum dert etme derken saçlarını okşamak istiyorum.
- Belki dost sevgisine ihtiyacı vardır. Sırdaşınım paylaş benimle seni deyip, oturup kahve içmek istiyorum.
- Belki bir sevgiliye ihtiyacı vardır. Elini tutup, başını omuzu'ma koyup, yüreğimi de veriyorum sana, herkesle paylaştığın yüreğinle hayatı birlikte yaşasınlar, bilmediğimiz sevgi adlarını beraberce keşfetsinler deyip sıcacık ama sıkıca kucaklamak korkma artık ben varım demek istiyorum.
Eğer bir gün bir yerlerde o küçük kızı bulursanız getirin bana. Yalnızlığını paylaşmak istiyorum. Adı ne olursa olsun sevgiyi her manada ona anlatmayı istiyorum. Bir varız bir bakmışsınız yokuz. Uzatın ellerinizle beraber yüreğinizi adı ne olursa olsun sevginizin. Tutun birbirinizi hissettirin ve hissedin. Ne ev, ne araba, ne para. Eğer ille de bir şey alıp satacaksanız EN başta SEVGİ ALIP-SATIN birbirinize. Eğer güzel ama ağlayan gözler bulmak istemiyorsanız etrafınızda."
alıntı