(-)'lerin tadını çıkar...

[Aytac]

Avuçlarından uçan gidenlerin sayısını saymakla geçerdi hayattaki, doğrular.
Her defa daha da bir özgürlük isterdi içimizdeki özgürlük için çırpınan doğrular.
Her gidişler, gelişlere işaretti. İşaretlerin hepsi yalana akı verdi.
Gözler her gerçeğe bakışta, kulaklar gerçeğin senfonisiyle çoşardı. Kalpte hep ağrı.
Düşünce beyni aşınca, istediğin herşey tam karşında. Uzanmak, ona ulaşmak rüya'dan ibaret gibi.
Kimileri çok göz yaşı ile yaşar, kimileri kahkaha'larla. Kimileri hem kahkaha, hem gözyaşı.
"Gözyaşlarımdan deniz yaptım sana, bir gün geleceğini ümid ederek" düşün gidenleri.
Gelebilecek kaç kişi daha seni sevebilecek, onun gibi. Söz gümüş ise, sükutta gümüştür.
Altın olan insanların kalbidir. Değerli olabilecek en güzel şey. Ama bazıları...
Satıldı mı, doğrulardan gemi yaksa kimi şait gösterebilecek ki, kendi içinde.
Yanan alev her daim baş ucunda olacaksa, anlam kazanamaz ki yanlışların içinden ses'lenmeler.
Geriye dönüşler, şimdiki zamanlarda "hiç"ten ibaret ise, dönmemeyi tercih edenler "çok"tan ibaret.
Kendini dev aynasında gören insanlar, fiziki gücüne inanıp, bu güç'te boğulanlardır.
Ölümü unutmuş, gerçeklere ışık tutamamış, yalanların içinde göçebe gibi yaşamış kişilik.
Kaç kişilik?

3 yanlış, 1 doğruyu kesiyor ise, (-)'lerin tadını çıkar...


Aytaç BAYKARA...