Manisa konseri öncesinde yapılmış bir röportaj.
HalukWEB'den alınmıştır.
HalukWEB: Haluk Levent ile nasıl tanıştınız? Müzikal olarak birbirinizi etkilediğiniz oldu mu ?
FD: Haluk’un abisi Ali benim sınıf arkadaşımdı. Çok sevdiğim, en iyi arkadaşlarımdan biriydi. Üniversite yıllarında müzik çalışmalarım devam ederken Haluk da ara ara gelirdi. O da çalar söylerdi. Böylece, Ali aracılığıyla tanışmış olduk. Müzikal olarak birbirimizi etkilediğimizi sanmıyorum. Birkaç şarkı sözümü özellikle kullanmak istemişti. www.leyla.com da var aynı adlı bir şarkı sözü. Ayrıca Cumartesi şarkı sözü benim. Ortak çalışmalarımız olmuştur ama o daha lirik, daha köşeli denilebilecek bir anlatıma sahip. Anadolu ile daha barışık. Benim tarzım daha batılı, daha kullanılmış, bilinen bir tarz. Müzikal olarak aynı kulvarlarda görünürüz ama biraz daha farklı geliyor bana. Anadolu rock pek karşılığı olan bir tarz değil bana göre. Türkiye’ de benim anladığım anlamda rock yapan Pentagram var, Bulutsuzluk özlemi var… Yeniler biraz daha varyasyonlarındalar. Özgünlük anlamında Duman’ ı ben biraz daha benimsedim. Sound rock ise Duman yapıyor bunu. Haluk’un yaptığı da sound olarak, söylem olarak örtüşüyor rock ile. İlla ki bir isim koymak gerekmiyor bana göre.
HalukWEB: Hayranlarınızın bir kısmı şarkılarınızın herkes tarafından söylenmesinden rahatsız oluyor. FD den önceki dinleyici kitleniz ile FD sonrası dinleyici kitleniz arasında ne gibi farklar görüyorsunuz? Bu değişimden memnun musunuz?
FD: Albümü takip eden günlerde ben çok dalaştım bu gerçekle. Alışamadım. Ha memnun musun dersen memnunum tabii. Şimdi örneğin; Manisa’ da veya Türkiye’ nin çeşitli yerlerinde konser verme imkânı bulabildik. Bu imkânı biz FD dinleyicileri olarak isimlendirilen grup sayesinde elde etmişsek teşekkür etmek lazım. Konserlerde hoş olmayan şeyler yaşanıyor tabii. Ama bu soruyu bence daha önceki albümleri dinlemeyip sadece bu albümü dinleyen kitleye sormak en doğrusudur. Ve ben bu konunun üstüne neler söylemişsem hepsi çürüdü bu güne kadar. Sanırım FD albümü çıktıktan sonra hoşlandıkları şarkılarla sevdiği sanatçıyı takip eden bir grup var, bir de hoşuna giden herhangi bir şey olduğunda bilinçli olarak takip edenler var. FD den çok Alev Alev ve Boş Ders şarkısına daha çok anlam yüklüyorum. Çünkü satış grafiği olarak FD den sonra çok da böyle AMAN AMAN bir şey olmadı. Ama Alev Alev ve boş ders şarkısından sonra oldu. Boş ders şarkısının TV dizisinde kullanılmış olması eş zamanlı olarak etkilemiş olabilir. Zaten TV dizisinden tanıyanlarla albümden tanıyanlar hemen kendilerini belli ediyorlar. MATEMATİK NASIL diyorlar mesela… Hoş değil aslında ama üstüne söylenecek çok da fazla bir şey yok. Ama ben memnunum. Sonuçta Feridun değil, herkes bunu profesyonelce yapıyorsa, magazine barışık olan adamlar dahi birileri tarafından sevilmek ister. Daha çok insan tarafından sevilmek, daha çok insan tarafından anlam yüklenmek ister. Bu anlamda bir rahatsızlığım yok ama günlük hayatta, sektör içinde az bilinen biri olmaktan herkesin bildiği biri olmak beni daha çok yoruyor açıkçası. Kendi hayatımı yaşamak bağlamında… Mesela müzik kanallarında benim şarkımdan sonra garip bir şarkı çalabiliyor!! Bu hoş bir duygu değil. Ama bütün bunlar bence katlanılması gereken şeyler. Beni kim dinliyor, dinleyenlerin entelektüellikleri veya okuryazarlık oranı gibi profiller beni çok da ilgilendirmiyor açıkçası. Beni ilgilendiren, kendimce korumaya çalıştığım değerler var. Ve koruyorum… Buna örnek vermek gerekirse Prestij müzikte iken Mahsun Kırmızıgül’ ün ‘Hepimiz Kardeşiz’ şarkısının klibinde oynamam için teklif geldi. Ve prestij grubunda olup da o klipte olmayan tek şarkıcı benim. Gördüğüm tüm baskılara rağmen o klibin içinde olmamak; Kral TV Müzik ödülü her sorulduğunda dalga geçmek benim özelliğim. Bence dinleyicinin de daha çok takip etmesi ve değer vermesi gereken şeyler bunlar. Şimdi ROCK MÜZİK PATLADI diyorlar, herkes bu tarzla ilgileniyor ve rock gruplarının, rock şarkıcılarının magazin haberlerini bile görür olduk. Benim öyle bir olayım yok. Ben işin bu kısmıyla ilgileniyor, buralara bakıyorum. Çıkanlar, magazinle barışık olanlar, Kral TV ye gidenlerin de yaptığı yanlış demiyorum. Ben dinleyici seçmiyorum, herkes dinlesin. Ama dinleyicim müziğimin dışında duruş, tavır gibi şeyler arıyorsa da onlara karşı temiz kalmak istiyorum. Benim derdim o. Yoksa atıyorum, Serdar Ortaç dinleyen de Feridun Düzağaç dinleyebilir. Ortak ne bulduğunu dinleyene sormak lazım. Ünlü olunca gıyabında yaptığınız/yapmadığınız; düşündüğünüz/düşünmediğiniz şeyler fazlaca konuşuluyor, yazılıp çiziliyor. Ve bunlar beni rahatsız ediyor. Yani dedikodular artıyor, zorla nefret etmemiz gerekiyormuşçasına bir tavır alınıyor. Dinleyicilerde bu var. Orijinal Alt yazılı ve Köprüden önce son çıkış arasında pek bir fark yok bana göre. Düzenleme olarak seksenlere daha yakın bir tarzı vardı Köprüden Önce Son Çıkış’ın. Orijinal alt yazılı daha sadedir. Düzenlemeleri de, sözleri de. Bunu hep söylüyorum bundan sonra daha sade, daha anlaşılır (daha anlaşılır derken derdimi daha sadelikte anlatabileceğim şeyler) yine konu olarak belki hiç kimsenin aklına gelmeyecek şeyleri yazıp çiziyorum. Albüm çıktıktan sonra yaklaşık altı ay kadar neyin değiştiğine baktık ekip arkadaşlarımla. Yeni neslin algıları ve tercihleri değişiyor. Rock patladı diyorlar, bana göre bir patlama yok, sadece birkaç tane grubun başarılı albümleri var. Mor ve Ötesi, Redd var mesela çok satmaz ama ben beğeniyorum. Bu 14–15 yaşında çocukların tercihleriyle ilgili bence. Onlar, her gün medyanın önündeki insanları komik buluyor, nefret ediyor ve değişik arayışlara yöneliyorlar. Hep söylüyorum, geçiş süreci, geçiş süreci, süreç yani… Süreç anlık bir şey değil. Sürecin başı ve sonu var. Çok köşeli çizgilerle de ayrılmıyor birbirinden. Belki 5 yıl sonra, herhangi bir Rock albüm veya alternatif albüm çok sıradan bir pop albümünden daha çok satacak. Albümüm üçyüzbin satınca Pop Star muamelesi görmekten çok sıkıldım. 1 milyon satan pop albümler var. İçeriğini siz de biliyorsunuz. Şarkıcılar, sanatçılar, gruplar ayna tutarlar ve o ülkenin öncelikli tarzını belirlerler. Ben sahip olduğum dinleyicinin steril, homojen olmasa bile iyi bir dinleyici olduğunu düşünüyorum. Düşünmekten ziyade gözlüyorum. Konserlerde yaşanan birkaç olay haricinde görebiliyorsunuz bunu.
HalukWEB: 20 yıldır müzik ile ilgileniyorsunuz. Geçmişte TINI adında bir grup kurmuşsunuz. Daha sonra tek başına devam etmişsiniz yolunuza. 4 stüdyo,1 canlı konser kaydı olmak üzere toplam 5 albümünüz mevcut. F.D ile keşfedildiniz. Geniş kitlelere ulaştınız. FD’ nin farkı neydi?
FD: Aslında demin söylediklerimin içinde bunun da cevabını bulabilirsin. FD’ yi çalınca, akşam konserde de görürsünüz, eğleniyor insanlar. Hâlbuki eğlenceli bir şarkı değil FD. Daha önce de söylediğim gibi, yanlış anlaşılan bir şarkı. Şarkıdan sonra bende ne gibi değişimler oldu diye sorarsan, şarkı yazma ve besteleme heyecanımı hala koruyorum. Eskisi kadar heyecanlı mıyım? Açıkçası bunu söylemek çok zordur. Çünkü yaptığınız şey ticarileştiriliyor. Kendinizle çok defa karşılaşabiliyorsunuz günlük hayatta. Bunu gidermek için albüm aralarını mümkün olduğu kadar açıyorum. Orijinal Alt Yazılı’ nın üstünden tam iki yıl geçti. Yeni albümü yılsonu gibi düşünüyorum, toplam iki buçuk yıl olacak. Yapmış olduğum şarkılarda tekrara girmek istemiyorum; aynı şeyleri yapmak istemiyorum o yüzden biraz daha fazla zaman ayırıyorum. Kim bilir belki bundan sonraki albümlerde insanların çoğu F.D. gibi bir şarkı arayacak ve bulamayacaktır. O zaman belki başka şeyler üzerine konuşmak gerekecek, çok keskin farklar olduğunu düşünmüyorum.
HalukWEB: Dinleyicilerinizin karşısına bu sefer farklı olarak sinema filmiyle çıktınız. Bundan sonra bu tür projelerde yer alacak mısınız?
FD: Gece 11.45 vizyona girer girmez kalkıyor. Çünkü gelen ilgi kötü. Film popüler bir sinema filmi değil bunu baştan beri biliyordum. Hatta bana teklif edildiğinde kendimiz için çekiyoruz gibi bir söylem vardı, bende buna inanarak okey vermiştim. Çok az kişi izlemiş filmi. Sinemanın temel unsurlarını tatmin edememiş bir film. Ben zarar verdiğimi düşünmüyorum, tekrar teklif gelir mi bilmiyorum ama bu filmden sonra bir daha teklif gelirse sanki çok değerli bir oyuncuymuşum gibi kendi çekincelerimi; hassasiyetlerimi paylaşırım. Çok vazgeçilmezsem o film için ki ben öyle düşünmüyorum. Türk sinemasının bana ihtiyacı olmadığını biliyorum. Ama gerçekten çok samimi bir proje olursa oyuncu olarak şansımı denemek isterim. Oyunculuk başka bir heyecan ve ben sinemayı seviyorum.
HalukWEB: Kendi kendinizi filmde nasıl buldunuz?
FD: Hayatımı kendimi beğenmemek üzerine yaşayan biriyim. Bu konuda hiç objektif olamam. Filmin gerçekten beni de aşan oyuncuları da aşan çok ciddi sorunları var. Sinema için şöyle bir benzetme vardır; ‘İyi filmden kötü oyuncu çıkartmak zordur; ama kötü filimden iyi oyuncu çıkartmak da zordur’. Filmin bir takım sıkıntıları var bu yüzden rahat değilim. Katkım da yok, herhangi bir oyuncunun katkısı var mı; o da yok. Herkes elinden geleni yaptı, bir takım eksikliklerle (bütçe problemi gibi) ; düşünüldüğü gibi kurgulanamayan bir film oldu. Talihsiz ve direkten dönen bir film oldu, çok iyi bir film olabilirdi. Bir takım hataları oldu ama bunun içinde kendimi kötü hissetmiyorum.
HalukWEB: Şarkılarınız, şarkı sözleriniz sıra dışı. Kolay kolay sindirilemeyen sözler… Yazı yazmayı düşündünüz mü? Bir kitap projesi var mı gelecek planlarınızda?
FD: Yazıyorum zaten şarkı sözleri de o yazdıklarımın içinden çıkıyor. Ama başka bir formatta yazmayı düşünmüyorum. Kimselerin bilmediği bir şarkıcı olmaktan çok ünlü bir adam oluşumun içinde komik hikâyeler var. Onları yazıyorum; not alıyorum. Belki çok uzun zaman sonra Türkiye’ deki popüler kültür dediğimiz şeyin daha iyi anlaşılması için böyle bir şey yapabilirim. Gerçekten komik şeyler yaşadım ama bir şiir kitabı öykü, deneme ya da hayatımı yazmam. Çünkü ben yaptığım şeyi çok önemli bulmuyorum. Yaşadığım şeyleri de çok önemli bulmuyorum, sıradan buluyorum hatta. Sadece sahnede bir anlam ve büyü kazanan bir şey yaptığımız. O yüzden sanki çok önemli bir adammışım gibi yazacağım anılarım, hikâyelerim gibi şeyleri çok samimi bulmuyorum. Yapan arkadaşlarımın fikirlerini paylaşmıyorum. Ama bir kariyerin sonunda hikâyelerimi paylaşmak isterim.
HalukWEB: Bir dörtlük yan yana geldiğinde bunu hep şarkı olarak mı değerlendirmeyi tercih ediyorsunuz?
FD: Hayat hikâyelerim de şarkılaşabilir. Müzik çok güçlü bir silah ve onu sözle anlatınca şarkı oluyor. Hayat yüklediğimiz anlamları şarkı olarak ifade etmek şimdilik bana yetiyor. Zaten aşarsa, derdimi bir şarkı olarak anlatamazsam bu bir kitap olur sanıyorum. Başka bir form düşünülebilir. Bugüne kadar periyodik olarak dergilerde, gazetelerde buna konser anılarım da dâhil (zaten futbola olan ilgim de biliniyor) .Zaten periyodik olarak yazmak zor bir iş, yazıp çizen bir adam değilim. Bu konuda tembelim. O anlamda beni şimdilik heyecanlandırmıyor. Bugün burada bir olay olur da etkisinde kalırsam o zaman yazabilirim. Müzik benim için hala tüketemediğim, yazarken heyecanlandığım, uyurken sarıldığım bir oyuncak gibi. O anlamda başka bir şeyin ihtiyacını duymuyorum. Ama şimdilik….
HalukWEB: Üyelerimiz eski albümlerinizi bulamamaktan yakınıyorlar. Albümleriniz yeniden basılacak mı ya da üyelerimize önereceğiniz bir yöntem var mı?
FD: Albümlerin yayın hakları bende ya da şimdiki şirketimde (Pasaj) değil. Bu yüzden bunları tekrar basamıyoruz. Hatta Universal den çıkan tüm albümlerim içinde benim en çok sevdiğim Tüm Hakları Yalnızlığıma Aittir tamamen facia bir durumda çünkü mahkemelik, hiçbir şekilde çoğaltılamıyor. Prestij müzikten çıkan ilk iki solo albümü de yasal olmadığı halde basmaya devam ediyorlar. Büyük müzik marketlerinde bulunabilir aslında. Ama diğer albümlerin bulunabilirliği gibi kolay değil. Bir yandan Pasaj müzik diğer albümlerin hakları için çaba gösteriyor, zaten öyle bir şey olursa onları da çoğaltacaklar. Çünkü özellikle Köprüden Önce Son Çıkış ve Tüm Hakları Yalnızlığıma Aittir’ in olmadığını biliyorum ama ilk albüm bir şekilde var, yasal olmadığı halde.
HalukWEB: Web siteniz var mı? Size nasıl ulaşabiliriz?
FD: Bu konuda çok net bir kararım yok. Bir zamanlar vardı; bunu gerekli buluyordum. İnsanlarla kendi içimizde iletişelim falan diye. Orada forum falan açtım ama tanrılaştırıldığımı gördüm. Kendi dinleyicimin daha suya sabuna dokunur şeylerden konuşacağını umuyordum. Çokta anlamlı bulmadım konuşulanları. Bir de o F.D. den sonra beni günah keçisi yapan eski dinleyicilerim beni baya yordular ve üzdüler. O yüzden kapattım bir daha da açmadım. Şimdi Turkrock bazen de Ekşisözlük gibi sitelerin sanatçı arkadaşlarımla ilgili forumlarını dolaştığımda aslında orada yazanların sokakta gördüğümüz insanlardan pek de farkı olmadığını, önemseyip, şarkı yazıp ‘gelin birlikte şarkı söyleyelim’ dediğimiz insanların aslında hala ne kadar sığ şeyler peşinde olduklarını gözlemliyorum. O anlamda pek de iştahlı değilim açıkçası. Ama Uzun Uzun Feridün Düzağaç albümü çıktıktan sonra oluşturduğumuz bir adres var, www.feritabanı.com diye. Belki onu yeni albümle beraber açabilirim. Ama sanal dünyayla barışık olmak istemiyorum, adaletsiz geliyor bana. Hani bir yerlerde birileri gıyabınızda… Yani iftira ve nefret üstüne kurulu ne yazık ki...
HalukWEB: Klavyenin başına geçince kendilerini kaybediyorlar…
FD: Herkesin ait olduğu bir şey var anlamıyor değilim. İlkokul çağından beri yarıştırılan çocuklar bunlar ve çoğu kendini bulamıyor açıkçası. Sevilen, bilinen, şarkılarına anlam yüklenen insanlara bulaşmak, sataşmak,onlara hakaret etmek, iftira atmak garip bir tatmin veriyor onlara. O yüzden çok barışık değilim. Ama hayati önem taşıyanlara müdahale ediyorum. Hiç değilse bütün bunları kendi sitemde görmek istemiyorum açıkçası. Yeri geldiğinde zaten Turkrock’a da giriyorum çünkü yanlış bilgi vardı orada. Ayrıca düne oranla çok da zamanım yok açıkçası, 2 yıl öncesine kadar gerçekten bütün mailleri ben okuyordum, gerekli gördüklerime cevap yazıyordum ama artık şartlar buna imkân vermiyor. Hem çok kalabalıklaştık, hem de çok gerçek gelmiyor bana. Benden sanal ortamda bir şeyler bekleyip bulamayanlardan özür dilerim. Bu çok sahici bir iletişim gelmiyor bana.
HalukWEB: Kısaca F.D. dediniz şarkınızda. Feridun’u serbest bıraksalar uzun uzun anlatmak istediğiniz nedir?
FD: Zaten ne derdim varsa sahnede söylüyorum. Sahne dışında çok da sosyal bir tip olduğum söylenemez. Bunun için belki şarkıcı oldum. Yıllar sonra yaşıyor olursam dinleyicileriyle organik bir bağ oluşturabilmiş daha çok sanatçı ve grup görmek isterim. İşte Haluk zamanında bunu çok denedi. Çevre için, memlekette olup biten birtakım şeyler için kamuoyu oluşturmak adına çok sahici, içten şeyler yaptı. Ama onlar sanki birçok şeyin, birçok duygunun daha anlamlı olduğu dönemlere ait. Sanki sokaktaki insanın buna pek ihtiyacı yokmuş gibi geliyor bana. Her şeyi tüketmek üzerine kurulu bir sistem var. O sistemin içinde ben sessiz kalmayı tercih ediyorum ve sadece kendimi en mutlu hissettiğim zamanlar olan konserlerimde şarkı söyleyip insanların benimle beraber söylediğini görmekle yetiniyorum açıkçası. Onun dışında kendimi ruh hali olarak iyi hissettiğimde benimde söyleyecek başka bir şeylerim olabilir.
HalukWEB: Teşekkür ederim HalukWEB adına. Başarılar.
FD: Rica ederim. Konserlerde görüşmek üzere…
HalukWEB
Yeşim Koç
18.05.2005
MANİSA CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ
Manisa Konseri Öncesi Röportaj
-
- Görevli
- Mesajlar: 509
- Kayıt: Çarşamba, Eylül 15, 2004 14:58
- İsim: güLşah
- Konum: İstanbul
-
- Üye
- Mesajlar: 47
- Kayıt: Perşembe, Aralık 1, 2005 02:30
- Konum: BUDAPEŞTE
ben bu konsere katıldım ve tabi ki de muteşemdi!
en öndeydim ve korumalar yoktu sahneye çıkıp sarılabilirdim ama biliyordum ki kendisi sevmiyor bunu ve onu kızdırmayı asla istemem.sonra bir ara şarkının sözleri olamayan bir kısmında benim önümde durdu ve elimde kolyem vardı(böcek) dedim ki:"alır mısınız?"
aslında bilyordum almayacağını.o da:"alamam çok pahalı"dedi.
ben de "ama Tuya Naz için" sanırım duymadı.
olsun alsa da almasa da bu kadarcık bir konuşma bile sanırım ömrüm boyunca yeterli olur.
en öndeydim ve korumalar yoktu sahneye çıkıp sarılabilirdim ama biliyordum ki kendisi sevmiyor bunu ve onu kızdırmayı asla istemem.sonra bir ara şarkının sözleri olamayan bir kısmında benim önümde durdu ve elimde kolyem vardı(böcek) dedim ki:"alır mısınız?"
aslında bilyordum almayacağını.o da:"alamam çok pahalı"dedi.
ben de "ama Tuya Naz için" sanırım duymadı.
olsun alsa da almasa da bu kadarcık bir konuşma bile sanırım ömrüm boyunca yeterli olur.
işte bizim sevdiğimiz feridun oradada bahsettiği gibi nette daha dişe dokunabilecek şeyler yazılıp tartışıldığında o da aramızda olabilir belki ama bu da çok önemli değil onun böyle uzaktan takip edipde keşfedenler var lavinya.net üyeleri gibi eminim bu siteden haberdardır ben onu böyle uzaktan takip etmeye razıyım yeterki o bizi bütün bu güzelliklerdne mahrum etmesin dediği gibi temiz kalmaya devam etsin bu kadar kirlenmişlik içinde temiz kalabilmekde çok önemli