kırılmış anı parçacıklarıyla acıtırken sevda
sanrılı iç denizlerimi de geçtim
kuru ayazlarda içine düştüğüm telaşta da
o tadı kekre saplantılı imkansızlık
kendi sorularından sıkılmış bir hayattan kalmayım
gelmeyi senden öğrendim
ve geldim sadece sana...
ipince duyarlıklar sonrasındaydık
hüzün kuzgunluklarıyla yaraları sargısız
yanında gizleyemediğim çocukluğuma bağışla
uykusuzluklarımı teşhir edici sakar şiirlerimi
ama hayra yormalı diyorum
iki bulanık yalnızlığın
böyle yanyana gelişini
yanaklarını öpüşümü sevmekten vazgeçemiyorum
zamanın çaresizliğine hiç acımayarak
yanaklarımı öpüşün gibi
rüyası en kısa anısı en uzun o yolculukta...
biz hangi sabahına kıydıysak yanyana gelişimizin
özlemler yorgunu mevsimler çekti ceremesini
nedensiz uluorta şapşallığımızın
baskın simsiyah pişmanlığımızın ortasında kala kala
birbirimize söylemeye çekindiğimiz şarkıların
acıları anılarında saklı ihtiyar sızıları...
seni şarkı dinler gibi düşlüyorum
ve ıpıssız ölüşlerimde
tek başıma geldim hep
ben sana gelirken
aynı anda sen de bana gel
gürültüsü sarsın dünyayı
bir çiçeğin ilk kez açışının...
kağan işçen...
Rüyası En Kısa Anısı En Uzun
-
- Takımdan
- Mesajlar: 988
- Kayıt: Cuma, Ağustos 22, 2008 19:59
- İsim: kağan
- Konum: Adana