Şehrin en varoş mahallelerinden birinde;
Yağmurdan ıslanmış topraklar,
Savaştan kalma evler,
Kırık dökük bir gezegen...
Kan gibi bir bira,
Adı sarhoşluk bu halin..
Adımlar sınıra gidiyorken,
Ben adımı çoktan unuttum...
Tel örgüler canımı sıkıyor,
Canımın ne önemi var sanki,
Onların gözünde...
Hem gözleri var mı tel örgülerin?
Dilleri de var mı ilave olarak,
Ağızlarının arasında dişleriyle ısırdıkları?
Bir akşam ucuz içki satan bir meyhanede;
Burunlarının altındaki bıyıklarının, altından gülümseyerek,
Oturup bir masada; dizlerini titreterek,
Sınırın karşısındaki dostlarıyla muhabbete dalıp,
Unutabiliyorlar mı tüm sınırlandırılmışlıkları...?
İnsanlar canımı yakıyor,
Ellerinde kibrit,
İçlerinde açık alan korkusu...
Rüzgar esiyor..
Elleri kapanıyor,
Sığınak yapılıyor ateşe;
Ateş sönmesin diye...
Bu nükleer devirde;
Ateş söner mi hiç..
Yangınlar, yanıklar diner mi hiç..
Şehrin en varoş mahallelerinden birinde;
Pahalı araçlar süratle eziyor yolları...
Pahalı araçların geçtiği yollarda,
Beş kuruşluk elbiseler içinde yayalar...
Evlerine dönüyorlar işlerinden,
Gece gezmelerinden bazen...
Bir bebek, gözlerini açarken,
Diğeri gözlerini kapatıyor harabelere...
Ağlayarak uyanıyor dünya...
Ağlayarak uyanıyor çocuklar dünyaya...
Şehre usul usul düşerken yağmur...
Bir çöp tenekesinde;
Boş içki kutuları ve evlerin mutfakları kokuyor..
'Betona yaslanmış bir gençlik..
Tüm maruzatı yaşamdaki sefillik...'
Kafiyesiz bir acı,
Kafiyelere sığınma peşinde dolanıyor...
Düşünceler boğazlarda can çekişiyor...
Acı acı..
Çığlık çığlığa..
Islıklar susmuyor..
Taksiler vızır vızır,
İçimdeki cızırtılar,
Melodileri kovalıyor...
Şehrin en varoş mahallelerinden birinde;
Yağmurdan sonra artık çamurlu sokaklar...
Pantolonların paçaları çorapların içine sığınmış...
Yayalar yürüyorlar sırılsıklam...
Çamurla kardeş olmuşlar...
Yürüyorlar...
Ellerinde düşük markalı sigaralar...
Birbirlerine ateş soruyorlar,
Yakmak için sigaralarını...
Sorsan yakar dünyayı içlerindeki ateş..
Bu ne uyum..
Yaşasın dünya...
Kazılmış gibi kuyum,
Sen çok yaşa dünya...
Doğum günün kutlu olsun...
Bu ilkbahar akşamında...
Şehrin en varoş mahallelerinden birinde;
Naralar atarak sokaklarında hüznün,
Gezinerek etrafında bu kısır döngünün,
Yaşıyor insanlar..
Yağmurun çamurunu görerek..
Düşlemeyi bilmeyerek..
Unutarak yaşamı...
Farketmeyerek farkını,
Ölümle yaşam arasındaki çizginin...
Ve artık;
Dönerken dünya bu kısır döngüde,
Beş kuruşluk elbiseler içinde yayalar...
Evlerine dönüyorlar işlerinden
Gece gezmelerinden bazen..
Erhan Önder
Şehir ve Dünya
-
- Takımdan
- Mesajlar: 1754
- Kayıt: Salı, Şubat 12, 2008 17:06
- İsim: SERAP
- Konum: Trabzon
Re: Şehir ve Dünya
''Bir bebek, gözlerini açarken,
Diğeri gözlerini kapatıyor harabelere...
Ağlayarak uyanıyor dünya...
Ağlayarak uyanıyor çocuklar dünyaya...''
Yüreğine sağlık olsun Erhan...
Diğeri gözlerini kapatıyor harabelere...
Ağlayarak uyanıyor dünya...
Ağlayarak uyanıyor çocuklar dünyaya...''
Yüreğine sağlık olsun Erhan...