Zaman zaman çok uzak bana şimdi tüm yalan, dolan. Satırlar ağlıyordu sen gitmeden önce, gidişinden tükenen, tükenmez kalemimin sırtı yere değmeyecekti, konuşmalarımızda gözyaşı hakimiyetini yitirecekti. Aşıkar davranışlardan uzakta bir bedenin, ruh halini düşünebilmektir, gerçeklerden kaçmamak, olağan şeyleri, olan şeyler gibi kabullenmektir gidişlerin, bitişleri. Kim? Ne? Nereden? Nereye gider beden? Soruların da anlamsız kaldığı, cevapların anlamlı hallerini baş ucumda toplayıp, sabahı bekler oldum. Çöp arabasının o sesi, sabaha renk katan simitçi kardeşin, köşe başındaki tezgahı, geceden kalma sarhoşların, sağlı, sollu yürüyüşleri şahittir, gecelerimin sabahlarına. Beklemez oldum, beklediklerimi. Bir çırpıda, boğulmak değildi amacım. Amacım seni beklerken, yorulmuş o halimden eser kalmamasıydı. Nedenleri bir sıralasam, önümü ve önünü göremezdin. Sormadığım tüm sorular, cevaplarını beynimde bulurken, sen mi çıka geleceksin? önüme sevgini sereceksin. Yalansız yaşanmazmış bu hayatta, günah her daim yanı başımızda. Bile bile, bilirken, bildiklerimizi, günahların, her nefeste bizler esiri. Susmayacağım, susturamadıktan sonra beni. Susturamazdın da zaten cümlelerimi, kalp ağır geldi, tabiki. Taşımaktan ziyade, bir kenara bırakılmış huysuz bir kedi gibi. "Sus bu sefer" hangi sefer yanımdaydın da, beni benimle yaşadın? Ahh bilirim "miş"li geçmiş zamanda ben hayattım, şimdi ise hayata tutunan bir saate esir olmuş sayaçtım. Tüm gidenleri, ben içten içe saydım, sen en son yıldızdın, az önce kaydın..
Aytaç BAYKARA...
"Sen" En Son Yıldızdın...
-
- Üye
- Mesajlar: 25
- Kayıt: Salı, Kasım 24, 2009 11:30
- İsim: Aytaç
- Konum: Bursa