Benimle Ankara'da olsaydın
Ulus'ta elele dolaşıp
Kızılay'da kalabalığa karışsaydık
Gökkuşağına benzetseydik
Sıhhıye Köprüsü'nü
Kocatepe'de güvercin saysaydık
Egzoz dumanları altında
Geceleri yanızlığı paylaşsaydık
Gençlik Parkı'nda
Zaman ihtiyarlatsaydık
Herhangi bir sokakta
Elimizde simitle kaybolsaydık
Önümüze geçen herkese
Mutluluğun yolunu sorsaydık
Otobüs kaçırıp
Minibüs kovalasaydık
Atakule'ye çıkınca
Küçümseyerek baksaydık insanlara
Akşamları hasretten değil de
Mutluluktan ağlasaydık
Şefkatimi annen sayıp
Baban bilseydin güvenimi
Beninle Ankara'da olsaydın
Ankara'da benim olsaydın...
Seninle Ankara'da....
-
- Üye
- Mesajlar: 382
- Kayıt: Salı, Nisan 3, 2007 11:02
- İsim: selçuk
- Konum: Rize
-
- Üye
- Mesajlar: 178
- Kayıt: Cumartesi, Ağustos 2, 2008 12:15
- İsim: gonca
- Konum: İstanbul
Re: Seninle Ankara'da....
güzeldi....
-
- Üye
- Mesajlar: 382
- Kayıt: Salı, Nisan 3, 2007 11:02
- İsim: selçuk
- Konum: Rize
Re: Seninle Ankara'da....
Teşekkür ederim ravza
-
- Üye
- Mesajlar: 78
- Kayıt: Cumartesi, Ocak 26, 2008 18:17
- İsim: burcu
- Konum: Giresun
Re: Seninle Ankara'da....
Çok güzel ya bir aşk ve Ankara bu kadar güzel anlatılır ve birbirine yakışır
-
- Takımdan
- Mesajlar: 1754
- Kayıt: Salı, Şubat 12, 2008 17:06
- İsim: SERAP
- Konum: Trabzon
Re: Seninle Ankara'da....
Vay bu güzelmiş Selçuk.Aklıma şimdi Zuhal Olcay'ın şarkısı geldi
Ankara'da aşık olmak zor iki gözüm...
Ankara'da aşık olmak zor iki gözüm...
-
- Üye
- Mesajlar: 382
- Kayıt: Salı, Nisan 3, 2007 11:02
- İsim: selçuk
- Konum: Rize
Re: Seninle Ankara'da....
Yok aslında bence yanlış bir söz serap:Ankara'da aşık olmak kolay'' bence.Helede yılmaz erdoğanın dediği gibi:Ben seninle tunalı hilmi caddesinde olma ihtimalini sevdim..En güzel aşklar ankara'da yaşanırmış..Gelde aşık ol
-
- Takımdan
- Mesajlar: 1754
- Kayıt: Salı, Şubat 12, 2008 17:06
- İsim: SERAP
- Konum: Trabzon
Re: Seninle Ankara'da....
Sevdiğim bir şarkıdır.Yoksa aşk mekan şehir mi tanırmış Aşık olmak için Ankara'ya gelmek ''Durun ben bir koşup Ankara'ya gideyim aşık olmak için'' güzeldi ya Selçuk, güldürdün beni gece vakti sağolasın.E buyur o halde sende Trabzon'a gel madem bak nasıl burda da aşık olunuyor Şaka bir yana cidden çok güzeldi yüreğine sağlık Selçuk, durmak yok ama devam ona göre
-
- Üye
- Mesajlar: 382
- Kayıt: Salı, Nisan 3, 2007 11:02
- İsim: selçuk
- Konum: Rize
Re: Seninle Ankara'da....
.Yeni başlayanlar için ANKARA, AŞTİ’dir. (bkz: Ankara Şehirlerarası Terminal İşletmesi)
2.Soğuğun içine işlediği anda başını kaldırıp etrafta denizi aramaz isen kolay alışırsın.
3.ANKARA’da deniz yoktur. Deniz kenarında bir kentte bir şekilde bulunmuşsan, denizi seviyorsan, ANKARA’yı kısa vadede sevemeyeceksin, hiç kasma. Yine de çeneni kapa, ankara iyi güzel de denizi yok abi bea kabilinden düşüncelerini kendine sakla, bu muhabbetleri defalarca kez duymuş olan ANKARAlılar pek sevecen davranmazlar, sıcak yaklaşmazlar. Baygınlık verirsiniz. Yapmayın etmeyin gözünüzü seveyim.
4.ANKARA’yı İstanbul ile İzmir ile kıyaslamaya kalkmayın, bu da sevilmez, hele İstanbul karşılaştırması tiksinti yaratır.
5.ANKARA’da kış soğuk geçer. Rüzgârı keser, ayazı süründürür. Kalın giyinin, bere ve eldiven edinin; öğlen dışarı çıkıyorsanız ve geç saatlerde dışarıda bulunmanız gerekecekse havaya aldanmayın. Coğrafya dersinde karasal iklim için neler söylerdiniz onları hatırlayın. Ya da en iyisi bir gece iliklerinize kadar üşüyün, sonra gece-gündüz sıcaklığı arasındaki büyük farklı anlayın.
6.ÇİNÇİN MAHALLESİ denilen yere gece gitmeyin. Gündüz de gitmeyin. İlla gideceğim, ben gezerim görürüm hoplarım zıplarım diyorsanız, en fiyakalı, en pahalı giysilerinizi giyin, telefonunuzu boynunuza asın öyle gidin.
7.ANKARA’da deniz yoktur. Alışın.
8.Elektronik malzeme, korsan CD falan arıyorsanız KIZILAY’da vakit kaybetmeyin, Teknosa arayıp kazık yemeyin, MALTEPE PAZARI’nı öğrenin. Ben öğrenciyim ağabey sözünü motto bilin, her alışverişte işe yarar.
9.Öğrenciyseniz, kendi evinizde kalacaksanız, bir şekilde İTFAİYE MEYDANI’na gidin, dibine kadar araştırın, az parayla süper ev nasıl döşenir görün. Ya da beni çağırın göstereyim.
10.ATAKULE’de bir halt yok, boşuna meraklanmayın, ÇANKAYA’ya sırf ATAKULE için tırmanmayın. Ha eğer ben illa bozkır manzarası göreceğim filan deyip de gidecekseniz, hemen aşağıdaki BOTANİK PARKI’na da uğrayın.
11.ANITTEPE’ye gidin; Reyhan Tesisleri ve yüzme havuzuna girmeden önce bu semti şahaneleştiren Türkiye’nin merkezi haline getiren ANITKABİR’i ziyaret edin. Ama ANITTEPE’ye gitmek için lütfen 265 ETLİK-ANITTEPE otobüsünü kullanmayın. Zira şoförlerin ısrarla 15 dakikada bir kalktığını söyledikleri bu otobüs yarım saatte bir kalkar. ANITTEPE asker semti olduğundan herkesin arabası vardır ve durakta bir tek siz olursanız şaşırmayın. Zaten genellikle durağa otobüs kalktıktan 1 dakika sonra gidildiği için yeni otobüs yarım saat kadar beklenmek zorunda kalır.
12.ANKARA’da deniz yoktur. Deniz aramayın.
13.Metro ya girin, kaybolun, ama alışveriş yapmayın.
14.ODTÜ, BİLKENT, HACETTEPE yahut BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ öğrencisi iseniz, araba almayın, otobüs ve servisi tercih edin. ESKİŞEHİR YOLU’nun her sabah yaşadığı tıkanıkta tuzunuz bulunmasın. Sizin yüzünüzden sınava geç kalmayayım. Lütfen.
15.Banliyö trenleri güvenlidir, çekinmeyin kullanın. SİNCANlı ezik büzük gençlerle muhatap olmayın.
16.Kaybolursanız kimseye asla ve kata yol sormayın. Sorduğunuz her yüz kişiden kırkı gitmemeniz gereken yönü, otuzu bambaşka bir tarafı gösterir, kalan otuz da bilmiyorum ağabey ben buraların yabancısıyım der. KARANFİL SOKAK‘ta SAĞLIK BAKANLIĞI nerede diye sorarsınız, adamı KOCATEPE CAMİİ’ne çıkarırlar, yapmadıkları şey değildir. Harita edinin.
17.ODTÜlü değilseniz, ODTÜ kampüsüne girmeniz, Alcatraz’dan kaçmanız kadar meşakkatli bir meseledir, bunu bilin. Israrcı iseniz, risk alın ve GÜVENPARK’tan kalkan ODTÜ minibüslerinden birine binin, kampüse girişte kimlik soran görevli minibüse girdiğinde, kendinizden emin bir şekilde adamın gözlerine sen benim kim olduğumu biliyor musun bakışı atın. İşe yarayabilir. (sonrası gelen düzenleme: ne yaparsanız yapın, gerekirse ormana dalın girin ama kimlik diye topkek ambalajı, kupa sekizlisi göstermeyin)
18.ANKARA’da deniz yok. Yok, ulan işte, yok!
19.ULUS pek sevilen bir yer değildir. ESKİ MECLİS BİNASInın burada bulunması ULUS’u güzel kılmaz. Zamanla göreceksiniz ki, ULUS’u hiçbir şey güzel kılmaz, kılamaz; olamaz. ULUS’tan ve arka sokaklarından uzak durun.
20.En popüler buluşma mekânları olan KIZILAY GİMA’yı ve DOST KİTABEVİ’ni öğrenin.
21.TUNALI HİLMİ CADDESİ demeyin. ANKARAlılar -muhtemelen Hilmi’nin güzel bir isim olmadığını düşünüyor olduklarından yalnızca TUNALI derler. Siz de TUNALI deyin.
22.ANKARAGÜCÜ taraftarı çirkef ve kalabalık, GENÇLERBİRLİĞİ taraftarı az sayıda ve enteldir. Kalabalık bir ANKARAGÜCÜ taraftar grubu görürseniz sakının. Laf atarlarsa karşılık vermeyin. Tek kişi bile olsa, iki dakika içersinde sürüyle adam toplayıp peşinizden koşturabilir. BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE SPOR’un taraftarı yoktur, olduğunu iddia eden olursa gülün geçin. Nanik yapın.
23."Boş yere ağlama, kalbini bağlama, ANKARA kızlarına" şarkısını öğrenin, sık sık söyleyin.
24.ANKARA’da en güzel mevsim sonbahardır. Tadını çıkarın.
25.Trafikte taş düşemez ama milletvekili çıkabilir. Kırmızı ışıkta sizi bekletebilir. Hazırlıklı olun.
26.GAZİ ÜNİVESİTESİ’nin İİBF dışındaki bir fakültesine gidecekseniz temkinli olun, eli tespihli takım elbiseli tiplerle saçınız, sakalınız, küpeniz üzerine bir konuşma yapmaya hazır olun. Adamlarla papaz olmayın.
27.Gece ondan on birden sonra sokaklarda kimseciklerin kalmaması normaldir, kimyasal bomba neyin atılmamış, insanlar sığınağa kaçarcasına bir anda ortalıktan kaybolmamışlardır, olağan bir durumdur bu. Sakin olun, panik yapmayın.
28.Cadde ortasında düğün dernek görürsen şaşırma, bilmediğin ANKARA havalarında da oynama. (bkz: düz oyun) (bkz: kaşıklı oyun) (bkz: okuntu)
29.Nerde olursanız olun aşağıya doğru indiğinizde KIZILAY’a çıkarsınız. Pek çok yere yürüyerek gidebilirsiniz, kaybolmak gibi bir şansınız yoktur, bunu unutmayın. "aha nerdeyim lan ben?" dediğinizde ULUS’tasınızdır, panik yapmaya gerek yok, BENTDERESİ’ne doğru gitmediğinizden emin olduktan sonra, hızla metroya ulaşabilirsiniz, müzelerin biraz aşağısındadır. BÜYÜK TİYATRO’yu sorup, entel görünümüne girmeyin, İTFAİYECİLER ÇARŞISI’nı sorun, kimse sizi kandırmasın. SAMANPAZARI da olabilir. ULUS dışında ANKARA’da hiçbir yerde absürt bir durumla karşılaşmazsınız. Etrafınızda, gözünüzü nereye çevirdiyseniz bir “robocop”a çarptıysa KIZILAY’dasınız demektir. Eylem yapılacak anlamındadır bu. Korkmayın. Yine, bir avuç eylemci için 4 otobüs robocop, çevik kuvvet inmiştir. “Bu kadar polisi nereye göndersin kardeşim bu devlet?” mantığıyla öyle bakınır dururlar o polisler.
30.Sonra SSK İŞHANI ve SAKARYA CADDESİ alkol mekânlarıdır. En berbat birahanelerden tutun meyhane ve club ortamlarının hepsi vardır oralarda.
31.ANKARA’da güz bambaşkadır. Özellikle, kalabalığı seviyorsanız, YÜKSEL CADDESİ’nde, tenhalığı seviyorsanız, BAHÇELİEVLER 7. CADDE hariç her caddesinde ve TANDOĞAN’ın ara sokaklarında turlarsanız, bir aylığına bu şehri sevebilirsiniz belki. Onun dışında bürokrasi hemen her zaman kendisini hissettirir de bir tek SAKARYA CADDESİ’ne uğramaz gibi gelir bana.
32.ANKARA melankoliktir, ekim güzeldir. (bkz: 22 yıldır bu şehri yaşayanlar için ANKARA)
33.ANKARA’ya geldik Laila’ya gidelim diye gazlara geldiyseniz 1 şişe viski için 300 milyon, bir bira için 20 milyon gibi fiyatlara hazırlıklı olun.
34.ARMADA ile ANKAMALL alışveriş merkezi eşittir ama ANKAMALL alışveriş merkezi biraz daha eşittir. (bkz: mudo) BİLKENT’e yolunuz düşerse Marakesh’e uğrayın.
35.Metroya binerken her zaman ve her zaman, mutlaka inenlere yol verin. İnen ve binenlerin toplu çemkirmelerine maruz kalmayın. Metro ve ANKARAY’ı karıştırmayın. İkisi de KIZILAY’da kesişir; ANKARAY, AŞTİ’ye gider, metro ise AKKÖPRÜ ve BATIKENT tarafına.
36.Kar-buz çok olur lütfen dikkatli adımlarla yürüyün.
37.ANKARA’daki yürüyen merdiven adabında acelesi olmayan vatandaş sağda dursun diye bir kural yoktur. Yürüyen merdivene binecekseniz yürümeyin, durun zira merdiven zaten sizin için yürümektedir.
38.KAVAKLIDERE, AYRANCI mevkilerine belediye otobüslerine bindiğinizde fark edeceksiniz ki otobüsün yaş ortalaması 65–70 civarlarındadır. Korkmayın takım elbiselerle otobüse binmenize gerek yok herkes öyle biniyor diye.
39.GENELKURMAY önünde ayakkabınızı bağlamak üzere durmayın. Makineli tüfek doğrultuyorlar. (bkz: biz burada yabancıları sevmeyiz)
40."Hocam"a alışın, bu lafı duyunca kendinizi hoca gibi hissetmeyin. Bir ANKARA klasiğidir, özellikle üniversite kampüslerinde güvenlik görevlileri öğrencilere, taksi şoförleri güvenliğe, büfeciler büfecilere, kısaca herkes herkese hocam der. Ayrıca taksi şoförü üniversiteli olduğunuzu anladığı anda hocam diye hitap eder size. Hoca değilsiniz, ANKARAlısınız.
41.Eğer yere tükürür veya otobüste yellenirseniz kimse bir şey demez, ama ters yöne girerseniz ya da yanlışlıkla metronun inme platformundan binerseniz (ki ANKARAY’dan metro ya geçecekseniz tüm oklar inme platformunu gösteriyor) küfür yersiniz. Garip prensipleri olan bir şehirdir.
42.DOST deyince KONUR SOKAK’taki DOST KİTABEVİ değil, KARANFİL’deki anlaşılmalı. Aman ha, arkadaşınızı fıtık edersiniz sonra yanlış yerde bekleyip.
43.AOÇ (Atatürk Orman Çiftliği) belediye başkanının insafına bırakıldı.
Bakın bunu da benim onur diye bir arkadaşım yazdı.Benim canımdan bile sevdiğim denecek kadar tek bir dostum olan onur yazdı.Bir de onun tanımıyla ankara.......Bizim yaşamak için her akşam gittiğimiz şehir:):)
2.Soğuğun içine işlediği anda başını kaldırıp etrafta denizi aramaz isen kolay alışırsın.
3.ANKARA’da deniz yoktur. Deniz kenarında bir kentte bir şekilde bulunmuşsan, denizi seviyorsan, ANKARA’yı kısa vadede sevemeyeceksin, hiç kasma. Yine de çeneni kapa, ankara iyi güzel de denizi yok abi bea kabilinden düşüncelerini kendine sakla, bu muhabbetleri defalarca kez duymuş olan ANKARAlılar pek sevecen davranmazlar, sıcak yaklaşmazlar. Baygınlık verirsiniz. Yapmayın etmeyin gözünüzü seveyim.
4.ANKARA’yı İstanbul ile İzmir ile kıyaslamaya kalkmayın, bu da sevilmez, hele İstanbul karşılaştırması tiksinti yaratır.
5.ANKARA’da kış soğuk geçer. Rüzgârı keser, ayazı süründürür. Kalın giyinin, bere ve eldiven edinin; öğlen dışarı çıkıyorsanız ve geç saatlerde dışarıda bulunmanız gerekecekse havaya aldanmayın. Coğrafya dersinde karasal iklim için neler söylerdiniz onları hatırlayın. Ya da en iyisi bir gece iliklerinize kadar üşüyün, sonra gece-gündüz sıcaklığı arasındaki büyük farklı anlayın.
6.ÇİNÇİN MAHALLESİ denilen yere gece gitmeyin. Gündüz de gitmeyin. İlla gideceğim, ben gezerim görürüm hoplarım zıplarım diyorsanız, en fiyakalı, en pahalı giysilerinizi giyin, telefonunuzu boynunuza asın öyle gidin.
7.ANKARA’da deniz yoktur. Alışın.
8.Elektronik malzeme, korsan CD falan arıyorsanız KIZILAY’da vakit kaybetmeyin, Teknosa arayıp kazık yemeyin, MALTEPE PAZARI’nı öğrenin. Ben öğrenciyim ağabey sözünü motto bilin, her alışverişte işe yarar.
9.Öğrenciyseniz, kendi evinizde kalacaksanız, bir şekilde İTFAİYE MEYDANI’na gidin, dibine kadar araştırın, az parayla süper ev nasıl döşenir görün. Ya da beni çağırın göstereyim.
10.ATAKULE’de bir halt yok, boşuna meraklanmayın, ÇANKAYA’ya sırf ATAKULE için tırmanmayın. Ha eğer ben illa bozkır manzarası göreceğim filan deyip de gidecekseniz, hemen aşağıdaki BOTANİK PARKI’na da uğrayın.
11.ANITTEPE’ye gidin; Reyhan Tesisleri ve yüzme havuzuna girmeden önce bu semti şahaneleştiren Türkiye’nin merkezi haline getiren ANITKABİR’i ziyaret edin. Ama ANITTEPE’ye gitmek için lütfen 265 ETLİK-ANITTEPE otobüsünü kullanmayın. Zira şoförlerin ısrarla 15 dakikada bir kalktığını söyledikleri bu otobüs yarım saatte bir kalkar. ANITTEPE asker semti olduğundan herkesin arabası vardır ve durakta bir tek siz olursanız şaşırmayın. Zaten genellikle durağa otobüs kalktıktan 1 dakika sonra gidildiği için yeni otobüs yarım saat kadar beklenmek zorunda kalır.
12.ANKARA’da deniz yoktur. Deniz aramayın.
13.Metro ya girin, kaybolun, ama alışveriş yapmayın.
14.ODTÜ, BİLKENT, HACETTEPE yahut BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ öğrencisi iseniz, araba almayın, otobüs ve servisi tercih edin. ESKİŞEHİR YOLU’nun her sabah yaşadığı tıkanıkta tuzunuz bulunmasın. Sizin yüzünüzden sınava geç kalmayayım. Lütfen.
15.Banliyö trenleri güvenlidir, çekinmeyin kullanın. SİNCANlı ezik büzük gençlerle muhatap olmayın.
16.Kaybolursanız kimseye asla ve kata yol sormayın. Sorduğunuz her yüz kişiden kırkı gitmemeniz gereken yönü, otuzu bambaşka bir tarafı gösterir, kalan otuz da bilmiyorum ağabey ben buraların yabancısıyım der. KARANFİL SOKAK‘ta SAĞLIK BAKANLIĞI nerede diye sorarsınız, adamı KOCATEPE CAMİİ’ne çıkarırlar, yapmadıkları şey değildir. Harita edinin.
17.ODTÜlü değilseniz, ODTÜ kampüsüne girmeniz, Alcatraz’dan kaçmanız kadar meşakkatli bir meseledir, bunu bilin. Israrcı iseniz, risk alın ve GÜVENPARK’tan kalkan ODTÜ minibüslerinden birine binin, kampüse girişte kimlik soran görevli minibüse girdiğinde, kendinizden emin bir şekilde adamın gözlerine sen benim kim olduğumu biliyor musun bakışı atın. İşe yarayabilir. (sonrası gelen düzenleme: ne yaparsanız yapın, gerekirse ormana dalın girin ama kimlik diye topkek ambalajı, kupa sekizlisi göstermeyin)
18.ANKARA’da deniz yok. Yok, ulan işte, yok!
19.ULUS pek sevilen bir yer değildir. ESKİ MECLİS BİNASInın burada bulunması ULUS’u güzel kılmaz. Zamanla göreceksiniz ki, ULUS’u hiçbir şey güzel kılmaz, kılamaz; olamaz. ULUS’tan ve arka sokaklarından uzak durun.
20.En popüler buluşma mekânları olan KIZILAY GİMA’yı ve DOST KİTABEVİ’ni öğrenin.
21.TUNALI HİLMİ CADDESİ demeyin. ANKARAlılar -muhtemelen Hilmi’nin güzel bir isim olmadığını düşünüyor olduklarından yalnızca TUNALI derler. Siz de TUNALI deyin.
22.ANKARAGÜCÜ taraftarı çirkef ve kalabalık, GENÇLERBİRLİĞİ taraftarı az sayıda ve enteldir. Kalabalık bir ANKARAGÜCÜ taraftar grubu görürseniz sakının. Laf atarlarsa karşılık vermeyin. Tek kişi bile olsa, iki dakika içersinde sürüyle adam toplayıp peşinizden koşturabilir. BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE SPOR’un taraftarı yoktur, olduğunu iddia eden olursa gülün geçin. Nanik yapın.
23."Boş yere ağlama, kalbini bağlama, ANKARA kızlarına" şarkısını öğrenin, sık sık söyleyin.
24.ANKARA’da en güzel mevsim sonbahardır. Tadını çıkarın.
25.Trafikte taş düşemez ama milletvekili çıkabilir. Kırmızı ışıkta sizi bekletebilir. Hazırlıklı olun.
26.GAZİ ÜNİVESİTESİ’nin İİBF dışındaki bir fakültesine gidecekseniz temkinli olun, eli tespihli takım elbiseli tiplerle saçınız, sakalınız, küpeniz üzerine bir konuşma yapmaya hazır olun. Adamlarla papaz olmayın.
27.Gece ondan on birden sonra sokaklarda kimseciklerin kalmaması normaldir, kimyasal bomba neyin atılmamış, insanlar sığınağa kaçarcasına bir anda ortalıktan kaybolmamışlardır, olağan bir durumdur bu. Sakin olun, panik yapmayın.
28.Cadde ortasında düğün dernek görürsen şaşırma, bilmediğin ANKARA havalarında da oynama. (bkz: düz oyun) (bkz: kaşıklı oyun) (bkz: okuntu)
29.Nerde olursanız olun aşağıya doğru indiğinizde KIZILAY’a çıkarsınız. Pek çok yere yürüyerek gidebilirsiniz, kaybolmak gibi bir şansınız yoktur, bunu unutmayın. "aha nerdeyim lan ben?" dediğinizde ULUS’tasınızdır, panik yapmaya gerek yok, BENTDERESİ’ne doğru gitmediğinizden emin olduktan sonra, hızla metroya ulaşabilirsiniz, müzelerin biraz aşağısındadır. BÜYÜK TİYATRO’yu sorup, entel görünümüne girmeyin, İTFAİYECİLER ÇARŞISI’nı sorun, kimse sizi kandırmasın. SAMANPAZARI da olabilir. ULUS dışında ANKARA’da hiçbir yerde absürt bir durumla karşılaşmazsınız. Etrafınızda, gözünüzü nereye çevirdiyseniz bir “robocop”a çarptıysa KIZILAY’dasınız demektir. Eylem yapılacak anlamındadır bu. Korkmayın. Yine, bir avuç eylemci için 4 otobüs robocop, çevik kuvvet inmiştir. “Bu kadar polisi nereye göndersin kardeşim bu devlet?” mantığıyla öyle bakınır dururlar o polisler.
30.Sonra SSK İŞHANI ve SAKARYA CADDESİ alkol mekânlarıdır. En berbat birahanelerden tutun meyhane ve club ortamlarının hepsi vardır oralarda.
31.ANKARA’da güz bambaşkadır. Özellikle, kalabalığı seviyorsanız, YÜKSEL CADDESİ’nde, tenhalığı seviyorsanız, BAHÇELİEVLER 7. CADDE hariç her caddesinde ve TANDOĞAN’ın ara sokaklarında turlarsanız, bir aylığına bu şehri sevebilirsiniz belki. Onun dışında bürokrasi hemen her zaman kendisini hissettirir de bir tek SAKARYA CADDESİ’ne uğramaz gibi gelir bana.
32.ANKARA melankoliktir, ekim güzeldir. (bkz: 22 yıldır bu şehri yaşayanlar için ANKARA)
33.ANKARA’ya geldik Laila’ya gidelim diye gazlara geldiyseniz 1 şişe viski için 300 milyon, bir bira için 20 milyon gibi fiyatlara hazırlıklı olun.
34.ARMADA ile ANKAMALL alışveriş merkezi eşittir ama ANKAMALL alışveriş merkezi biraz daha eşittir. (bkz: mudo) BİLKENT’e yolunuz düşerse Marakesh’e uğrayın.
35.Metroya binerken her zaman ve her zaman, mutlaka inenlere yol verin. İnen ve binenlerin toplu çemkirmelerine maruz kalmayın. Metro ve ANKARAY’ı karıştırmayın. İkisi de KIZILAY’da kesişir; ANKARAY, AŞTİ’ye gider, metro ise AKKÖPRÜ ve BATIKENT tarafına.
36.Kar-buz çok olur lütfen dikkatli adımlarla yürüyün.
37.ANKARA’daki yürüyen merdiven adabında acelesi olmayan vatandaş sağda dursun diye bir kural yoktur. Yürüyen merdivene binecekseniz yürümeyin, durun zira merdiven zaten sizin için yürümektedir.
38.KAVAKLIDERE, AYRANCI mevkilerine belediye otobüslerine bindiğinizde fark edeceksiniz ki otobüsün yaş ortalaması 65–70 civarlarındadır. Korkmayın takım elbiselerle otobüse binmenize gerek yok herkes öyle biniyor diye.
39.GENELKURMAY önünde ayakkabınızı bağlamak üzere durmayın. Makineli tüfek doğrultuyorlar. (bkz: biz burada yabancıları sevmeyiz)
40."Hocam"a alışın, bu lafı duyunca kendinizi hoca gibi hissetmeyin. Bir ANKARA klasiğidir, özellikle üniversite kampüslerinde güvenlik görevlileri öğrencilere, taksi şoförleri güvenliğe, büfeciler büfecilere, kısaca herkes herkese hocam der. Ayrıca taksi şoförü üniversiteli olduğunuzu anladığı anda hocam diye hitap eder size. Hoca değilsiniz, ANKARAlısınız.
41.Eğer yere tükürür veya otobüste yellenirseniz kimse bir şey demez, ama ters yöne girerseniz ya da yanlışlıkla metronun inme platformundan binerseniz (ki ANKARAY’dan metro ya geçecekseniz tüm oklar inme platformunu gösteriyor) küfür yersiniz. Garip prensipleri olan bir şehirdir.
42.DOST deyince KONUR SOKAK’taki DOST KİTABEVİ değil, KARANFİL’deki anlaşılmalı. Aman ha, arkadaşınızı fıtık edersiniz sonra yanlış yerde bekleyip.
43.AOÇ (Atatürk Orman Çiftliği) belediye başkanının insafına bırakıldı.
Bakın bunu da benim onur diye bir arkadaşım yazdı.Benim canımdan bile sevdiğim denecek kadar tek bir dostum olan onur yazdı.Bir de onun tanımıyla ankara.......Bizim yaşamak için her akşam gittiğimiz şehir:):)
-
- Takımdan
- Mesajlar: 1754
- Kayıt: Salı, Şubat 12, 2008 17:06
- İsim: SERAP
- Konum: Trabzon
Re: Seninle Ankara'da....
Keyifle okudum Selçuk arkadaşın Onur'a ve espirilerine teşekkür ederiz buradan.Ankara'ya espirileriyle renk kattı
-
- Üye
- Mesajlar: 178
- Kayıt: Cumartesi, Ağustos 2, 2008 12:15
- İsim: gonca
- Konum: İstanbul
Re: Seninle Ankara'da....
ayyyy çok uzun ya ama okumak da istiyorum okuycam bir ara komik galiba
-
- Üye
- Mesajlar: 382
- Kayıt: Salı, Nisan 3, 2007 11:02
- İsim: selçuk
- Konum: Rize
Re: Seninle Ankara'da....
Komik olsun ravza sen yine de bir oku derim ve ankara'nın farkını gör istanbuldan..
-
- Üye
- Mesajlar: 382
- Kayıt: Salı, Nisan 3, 2007 11:02
- İsim: selçuk
- Konum: Rize
Re: Seninle Ankara'da....
Ankara'ya
Öyle yakisirdi ki kar..
Asfaltlar isildar,
Buz tutardi resmi yalanlar...
Kimse keman çalmaz belki ama
Çok keman çalinsin balolarinda
Diye yapilmis
Gri
Sisli
Binalar...
Alninin ortasinda
Ciddi bir devlet asabiyeti.
Çok kötü günlermis gibi en genç zamanlar,
Bu zulüm bu sevda bitmezmis sevmek
Bir halki sevmekse ask o zaman sevmekmis!
(biz bir seyi delicesine severiz Ama tanrim neyi?)
Kahve önü çatlak mozaik
Bel kemigine tehdit
Kürsüler üstünde
Çok sigara içen
Ögrenciler
Bir daha asla yasayamayacagi
Asklari teget geçerken
Hep onu sevmeyenleri severek
Hep onu sevenin gözlerinden
Kalabaliklara kaçarak
Karisarak toplumcu gerçekçi yalnizliklara,
Yüksek rakimlarda çatlamis dudaklarini
Bir izmirli güzele dayatmak varken
(Hep kardes olacak degiliz ya, Yasasin halklarin sevgililîgî!)
Soyut bir sevdaya
Besik kertilmis olan
Dagda çoban,
Sehirde sark çibani sayilan,
Firat'in büyük elleri
Ararat'in kiz yelleri
Cilo'nun derin nefesleri
Hülasa kente hukuk mukuk okun
Mümkünse o arada da memleketi kurtarmaya gelmis
Anadolu çocuklari,
Ankara' ya
Öyle yakisirdi ki kar
Asfaltlar isildar,
Buz tutardi resmi yalanlar
Belki balkona Kar seyretmeye çikar diye
Sevdigimiz kizlar
Çok dibimiz donmustur
Ve çogu zaman
Bu kar mevzuu
Kizlara yeterince ilginç gelmemistir
Hiçbir sey
Kapali bir dükkan kadar
Hüzünlü gelmez insana
Ankara'da,
Yoksa bugün bir hayat
Yasanmayacak mi duygusu çöker bütün bozkira.
Kimse keman çalmaz belki
Belki bu fiim hiçbir zaman
O kadar fiyakali olmayacak ama
Hiçbir lahmacunda
O okul yolundaki üçüncü sinif lokantadakinin
Tadini vermeyecek bir daha
Çok daha iyilerini yedim sonra
Bizzat Urfa'da hatta
Ama hiçbirinde
O kadar aç oturrnadim sofraya
Ankara'ya
Öyle yakisirdi ki kar
Çok yabanci bir soluk duyulur bazi
Bilinmez bir dilin isligindan
Anla ki sikildi bizim konsolosluktaki konuklar
Öyle deme Ankara'yi sevmeyene bir zulümdür
Bu kadar insanin neden Ankara'yi sevdigini anlamadan
Ankara'da yasamak
Yollarina hep sevdigimiz insanlarin
Adlarini vermediler ama
Biz her duvara
Bilvesile onlarin adini yazarak yasadik
Kül ve betondan mürekkep
Yasadikça yasanilasi gelen
O tuhaf bozkir kokusunda.
Ankara'ya
Öyle yakisirdi ki kar.
Asfaltlar isildar...
Bir günden bir sürü gün yapan
Mesai saatlerinde hiçbir sey yapan
Hiçbir sey alip hiçbir sey sunan
Rakiyi bol sulu içen
Dokunmasin için degi!
Çabuk bitmesin dîye devletimin tekel rakisi,
Hep kagitlara bakarak,
Hep kagitlardan bakarak
Hem Neset Ertas' i hem Bülent Ersoy' u
Ayni anda sevmeyi basararak,
Karisinin bayat ekmeklerden yaptigi tatliyi
Çok begenmeyerek ama
Yine de bu tasarrufunu takdir ederek
Boynu hep kidemli bir atkinin içinde sakliyken
Hep bir seylere birilerine küsmüs gibi
Yürüyen...
Memurlar.......
Ankara'ya
Öyle yakisirdi ki kar..
Asfaltlar isildar,
Buz tutardi resmi yalanlar...
Biz,
Simdi kapali birr kuruyemisçi
Dükkaninin
-ki bütün plan kar altinda
Tuzsuz ay çekirdegi çitieyip
Yani sira bafra içmektir-
Kötü isiklandirilmis vitrininden
Umutsuzca içeri bakan,
Kimligi gereginden fazla sorgulanmis,
Merhabadan çok çikar ulan kimligini denmis,
-yani sistem kendi verdigi kimligi
Zirt pirt geri istemektedir-
Dogdugu yer yüzünden
Dogustan kavgaci zannedilen ama
Pek çogu kavgadan nefret eden
Kavgaci
Esmer
Cesur
Korkak
Çogu kürt
Çogu türk
Çocuklardik...
Ankara'ya
Öyle yakisirdi ki kar....
Ha sonra
Belki Ahmed Arif'in aklina
Hiçbir sairin aklina gelmeyecek
-çünkü hiçkimse bir daha ankara'' yi
O'nun kadar sevemeyecek
-bir siir islenir:
Kar altindadir varoslar
Hasretim,nazlidir ankara.....
Ustam yine sen bilirsin ama
Hangi aralikta bir sair ölmüsse
Iste o,en netameli aydir bence.
Ankara'ya
Öyle yakisirdi ki kar...
Asfaltlar isildar...
Yalanlar...
Simdi ve sonra
Ne zaman Ankara'ya kar yagsa
Elim gönlüm,
Çocuklugum buz tutar.
Bu da yılmaz erdoğanın değimiyle ankara...
Öyle yakisirdi ki kar..
Asfaltlar isildar,
Buz tutardi resmi yalanlar...
Kimse keman çalmaz belki ama
Çok keman çalinsin balolarinda
Diye yapilmis
Gri
Sisli
Binalar...
Alninin ortasinda
Ciddi bir devlet asabiyeti.
Çok kötü günlermis gibi en genç zamanlar,
Bu zulüm bu sevda bitmezmis sevmek
Bir halki sevmekse ask o zaman sevmekmis!
(biz bir seyi delicesine severiz Ama tanrim neyi?)
Kahve önü çatlak mozaik
Bel kemigine tehdit
Kürsüler üstünde
Çok sigara içen
Ögrenciler
Bir daha asla yasayamayacagi
Asklari teget geçerken
Hep onu sevmeyenleri severek
Hep onu sevenin gözlerinden
Kalabaliklara kaçarak
Karisarak toplumcu gerçekçi yalnizliklara,
Yüksek rakimlarda çatlamis dudaklarini
Bir izmirli güzele dayatmak varken
(Hep kardes olacak degiliz ya, Yasasin halklarin sevgililîgî!)
Soyut bir sevdaya
Besik kertilmis olan
Dagda çoban,
Sehirde sark çibani sayilan,
Firat'in büyük elleri
Ararat'in kiz yelleri
Cilo'nun derin nefesleri
Hülasa kente hukuk mukuk okun
Mümkünse o arada da memleketi kurtarmaya gelmis
Anadolu çocuklari,
Ankara' ya
Öyle yakisirdi ki kar
Asfaltlar isildar,
Buz tutardi resmi yalanlar
Belki balkona Kar seyretmeye çikar diye
Sevdigimiz kizlar
Çok dibimiz donmustur
Ve çogu zaman
Bu kar mevzuu
Kizlara yeterince ilginç gelmemistir
Hiçbir sey
Kapali bir dükkan kadar
Hüzünlü gelmez insana
Ankara'da,
Yoksa bugün bir hayat
Yasanmayacak mi duygusu çöker bütün bozkira.
Kimse keman çalmaz belki
Belki bu fiim hiçbir zaman
O kadar fiyakali olmayacak ama
Hiçbir lahmacunda
O okul yolundaki üçüncü sinif lokantadakinin
Tadini vermeyecek bir daha
Çok daha iyilerini yedim sonra
Bizzat Urfa'da hatta
Ama hiçbirinde
O kadar aç oturrnadim sofraya
Ankara'ya
Öyle yakisirdi ki kar
Çok yabanci bir soluk duyulur bazi
Bilinmez bir dilin isligindan
Anla ki sikildi bizim konsolosluktaki konuklar
Öyle deme Ankara'yi sevmeyene bir zulümdür
Bu kadar insanin neden Ankara'yi sevdigini anlamadan
Ankara'da yasamak
Yollarina hep sevdigimiz insanlarin
Adlarini vermediler ama
Biz her duvara
Bilvesile onlarin adini yazarak yasadik
Kül ve betondan mürekkep
Yasadikça yasanilasi gelen
O tuhaf bozkir kokusunda.
Ankara'ya
Öyle yakisirdi ki kar.
Asfaltlar isildar...
Bir günden bir sürü gün yapan
Mesai saatlerinde hiçbir sey yapan
Hiçbir sey alip hiçbir sey sunan
Rakiyi bol sulu içen
Dokunmasin için degi!
Çabuk bitmesin dîye devletimin tekel rakisi,
Hep kagitlara bakarak,
Hep kagitlardan bakarak
Hem Neset Ertas' i hem Bülent Ersoy' u
Ayni anda sevmeyi basararak,
Karisinin bayat ekmeklerden yaptigi tatliyi
Çok begenmeyerek ama
Yine de bu tasarrufunu takdir ederek
Boynu hep kidemli bir atkinin içinde sakliyken
Hep bir seylere birilerine küsmüs gibi
Yürüyen...
Memurlar.......
Ankara'ya
Öyle yakisirdi ki kar..
Asfaltlar isildar,
Buz tutardi resmi yalanlar...
Biz,
Simdi kapali birr kuruyemisçi
Dükkaninin
-ki bütün plan kar altinda
Tuzsuz ay çekirdegi çitieyip
Yani sira bafra içmektir-
Kötü isiklandirilmis vitrininden
Umutsuzca içeri bakan,
Kimligi gereginden fazla sorgulanmis,
Merhabadan çok çikar ulan kimligini denmis,
-yani sistem kendi verdigi kimligi
Zirt pirt geri istemektedir-
Dogdugu yer yüzünden
Dogustan kavgaci zannedilen ama
Pek çogu kavgadan nefret eden
Kavgaci
Esmer
Cesur
Korkak
Çogu kürt
Çogu türk
Çocuklardik...
Ankara'ya
Öyle yakisirdi ki kar....
Ha sonra
Belki Ahmed Arif'in aklina
Hiçbir sairin aklina gelmeyecek
-çünkü hiçkimse bir daha ankara'' yi
O'nun kadar sevemeyecek
-bir siir islenir:
Kar altindadir varoslar
Hasretim,nazlidir ankara.....
Ustam yine sen bilirsin ama
Hangi aralikta bir sair ölmüsse
Iste o,en netameli aydir bence.
Ankara'ya
Öyle yakisirdi ki kar...
Asfaltlar isildar...
Yalanlar...
Simdi ve sonra
Ne zaman Ankara'ya kar yagsa
Elim gönlüm,
Çocuklugum buz tutar.
Bu da yılmaz erdoğanın değimiyle ankara...
-
- Üye
- Mesajlar: 217
- Kayıt: Salı, Mart 25, 2008 19:35
- İsim: mavialev
- Konum: Yurt Dışı
Re: Seninle Ankara'da....
çok güzel ...ah ankara
-
- Üye
- Mesajlar: 32
- Kayıt: Pazartesi, Aralık 1, 2008 01:20
- İsim: Kübra
- Konum: Ankara
Re: Seninle Ankara'da....
kar lapa lapa yağarken beyaza bürünmüşken gri şehir kalbnde aşkın yakıcılığı yüzünde tebessüm elinde sevdiğinin elinin sıcaklığı tunalısı sakaryası konuru kızılayı bahçelisi...aşk hangi şehirde bu kadar güzel yaşanabilir ki yoksa aşk mıdır şehri bölesine güzel kılan bilmiorum..ama bu şehrin tutkusunu ankarada yaşamayan bilemes.. aşikar olan ankaraya öyle yakışırdı ki kar asfaltlar ışıldar,buz tutardı resmi yaLanlar
^^ şimdi ve sonra ne zaman ankara'ya kar yağsa
elim gönlüm, çocukluğum buz tutar. ^^
^^ şimdi ve sonra ne zaman ankara'ya kar yağsa
elim gönlüm, çocukluğum buz tutar. ^^
-
- Üye
- Mesajlar: 382
- Kayıt: Salı, Nisan 3, 2007 11:02
- İsim: selçuk
- Konum: Rize
Re: Seninle Ankara'da....
Bu da bedirhan abimizden olsun bakalım.....
ANKARA
Hey gidi Ankara hey
Beni de benzettin ya kendine
Astin suratimi, resmilestirdin beni
Hey gidi Ankara hey
Beni de benzettin ya kendine
Yüzümde bürokrat gülümsemesi
Içimde politik çikmazlar
Kaçinci askti tattigim aksamlarinda
Kizilay'da yürüyemeden el ele ayrildigim
Bir gecelik duygu esnemesinde
Yalnizligimla kendimi evime attigim
Tutamadigim mevsimlerini doya doya
Kaybettigim kendimi herhangi bir sokagin
Herhangi bir ayriminda...
Geçerken ömrüm giris katlarinda, üsüdüm titredim.
Otuz yasima girerken bir yaz aksaminda,
Bekar evlerinin soluk aydinliginda kötü aliskanliklar edindim.
Hiçbir kiza yalan söylemedim Ankara.
Ama bir ebruli aksamda, ezan seslerine karisti çigligim.
Oyaliyormusum kendimi geçici heveslerde.
Kar çiçekleri açiverdi yüregimde,
Sen ask de buna, ben çikmaz sokak Ankara.
Delik olan cebime koyacaktim tüm hüzünlerimi
Yine siirler çalip sairlerin soluk nefesli kitaplarindan,
Sarkilar sarkilar düzecektim ona ve Ankara,
Çelik renkli gecelerine dagittigim yildizlardan,
Taç yapacaktim sari saçlarina.
Gözlerindeki yesilden sürecektim antik yalnizligina.
Ikimizin de paylasacagi birisi olacakti hayatimda.
Anlarsin ya sen Ankara, ben ve o.
Üç kisilik bir dünya kuracaktik,
Gözyaslarinin kahkahaya karistigi su dünyada.
Duygu sevinecekti,
Telefon edip Zeynep'e evleniyormus diyecekti.
Frekansini yakalamisken tam da mutlulugunun,
Çankaya'dan bir rüzgar esti.
Kiskandin ya bizi helal olsun sana
Su ölümlü dünyada kendin gibi bir dünya görmeden,
Bogacaksin öylemi, kalabalik kaldirimlarinda beni.
Hüzne doyacagim öylemi, senin gibi gecekondularinda.
Benim gibi bir bozkir çocugu,
Meram aksamlarinda çiçeklerin nasil olgunlastigini bilirim ben.
Çözmüsken sifresini tam da hayatin
korkma Ankara korkma
Yazilmamis bir siirin okundukça çogalan ilk kelimesinde,
Akip giderken kaderimiz iki ayri yöne,
Mutlaka bulusacak vuslat denizinde.
Ankara korkma okudugu dualari anamin ikimizi de kurtaracak.
hiç ummadigin bir günde, söyle günes burcundayken sevinçlerin
sen bana alisacaksin ben de sana Ankara...
Bedirhan Gökçe.
ANKARA
Hey gidi Ankara hey
Beni de benzettin ya kendine
Astin suratimi, resmilestirdin beni
Hey gidi Ankara hey
Beni de benzettin ya kendine
Yüzümde bürokrat gülümsemesi
Içimde politik çikmazlar
Kaçinci askti tattigim aksamlarinda
Kizilay'da yürüyemeden el ele ayrildigim
Bir gecelik duygu esnemesinde
Yalnizligimla kendimi evime attigim
Tutamadigim mevsimlerini doya doya
Kaybettigim kendimi herhangi bir sokagin
Herhangi bir ayriminda...
Geçerken ömrüm giris katlarinda, üsüdüm titredim.
Otuz yasima girerken bir yaz aksaminda,
Bekar evlerinin soluk aydinliginda kötü aliskanliklar edindim.
Hiçbir kiza yalan söylemedim Ankara.
Ama bir ebruli aksamda, ezan seslerine karisti çigligim.
Oyaliyormusum kendimi geçici heveslerde.
Kar çiçekleri açiverdi yüregimde,
Sen ask de buna, ben çikmaz sokak Ankara.
Delik olan cebime koyacaktim tüm hüzünlerimi
Yine siirler çalip sairlerin soluk nefesli kitaplarindan,
Sarkilar sarkilar düzecektim ona ve Ankara,
Çelik renkli gecelerine dagittigim yildizlardan,
Taç yapacaktim sari saçlarina.
Gözlerindeki yesilden sürecektim antik yalnizligina.
Ikimizin de paylasacagi birisi olacakti hayatimda.
Anlarsin ya sen Ankara, ben ve o.
Üç kisilik bir dünya kuracaktik,
Gözyaslarinin kahkahaya karistigi su dünyada.
Duygu sevinecekti,
Telefon edip Zeynep'e evleniyormus diyecekti.
Frekansini yakalamisken tam da mutlulugunun,
Çankaya'dan bir rüzgar esti.
Kiskandin ya bizi helal olsun sana
Su ölümlü dünyada kendin gibi bir dünya görmeden,
Bogacaksin öylemi, kalabalik kaldirimlarinda beni.
Hüzne doyacagim öylemi, senin gibi gecekondularinda.
Benim gibi bir bozkir çocugu,
Meram aksamlarinda çiçeklerin nasil olgunlastigini bilirim ben.
Çözmüsken sifresini tam da hayatin
korkma Ankara korkma
Yazilmamis bir siirin okundukça çogalan ilk kelimesinde,
Akip giderken kaderimiz iki ayri yöne,
Mutlaka bulusacak vuslat denizinde.
Ankara korkma okudugu dualari anamin ikimizi de kurtaracak.
hiç ummadigin bir günde, söyle günes burcundayken sevinçlerin
sen bana alisacaksin ben de sana Ankara...
Bedirhan Gökçe.