Bundan sonra sitemizde ünlü şairlerin şiirlerini yazabilir ilgili şiire yorumlar yazabilirsiniz kurallar dahilinde.
Kullanıcıların şahsi şiirleri ise lütfen bir süre bekleyin. Bir süre sonra kullanıcılarımızın şiirlerini yayınlayabileceği bir bölüm hazırlıyoruz.
Bu sitedeki lavinya.net forum/panolar sayfası bölümü 22 yıl önce yani 2002 yılında kurulmuş, 11 yıl önce 2013 yılında ise aktif kullanımı durmuştur. Güncel/yeni paylaşım yoktur. Yalnızca arşiv/nostalji için yayına açıktır.
Şiir
Merhaba uykum kaçtı ve daha önce incelemeye fısat bulamadığım sitenizi dolaşmaya başladım. İlk şiiri ben yazmak istedim. Umarım herkes beğenir.
William Shakespeare
66. Sone
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene
Doğruya doğru derken eğriye eğri çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen'e,
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.
William Shakespeare
66. Sone
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene
Doğruya doğru derken eğriye eğri çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen'e,
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.
BİR LİSELİ SİLÜETİ
hayat hattında acemi tayfalardık
ne avunduk sevinç müsveddeleriyle
AŞKtan ikmale kaldık...
bak her sabah bağıran yeni sabaha
artık iklimler değişmiş,kuşlar da gitmiş
tenimde eski ateş,gözlerimde fer yitmiş
heybetli dağlar arasında
göğümde yıldız bitmiş...
sen
hala
anılarımın
en
beyaz
yanısın;
sen buğulu bir camın ardından izlediğim hayatın yarısısın...
sen sağanakla gelen sabahlarda
çok eski bir şarkının adısın...
daha adamlar şehirlere otomobillerle
geceler anılarla birlikte gelir
silüetin giderek uzaklaşır,düşler de kitlenir
efkarım bir yaralı ayrılıktan beslenir
kimse bilmez
yıllar yılı hep aynı beyazla gezmek nedendi
olsun!
yirmi yıl seni özleyerek yaşlanmak da güzeldi...
çünkü sen,buğulu bir camın ardından izlediğim hayatın
yarısısın...
sen sağanakla gelen sabahlarda çok eski
çok eski bir şarkının adısın...
YILMAZ ODABAŞI/AŞK BİZE KÜSTÜ
bu şiir anılarımın en beyaz ve en yaralayıcı yanına,bu şiir içimde bitmek bilmeyen,gittikçe büyüyen,ağırlaşan en güzel sancıma
hayat hattında acemi tayfalardık
ne avunduk sevinç müsveddeleriyle
AŞKtan ikmale kaldık...
bak her sabah bağıran yeni sabaha
artık iklimler değişmiş,kuşlar da gitmiş
tenimde eski ateş,gözlerimde fer yitmiş
heybetli dağlar arasında
göğümde yıldız bitmiş...
sen
hala
anılarımın
en
beyaz
yanısın;
sen buğulu bir camın ardından izlediğim hayatın yarısısın...
sen sağanakla gelen sabahlarda
çok eski bir şarkının adısın...
daha adamlar şehirlere otomobillerle
geceler anılarla birlikte gelir
silüetin giderek uzaklaşır,düşler de kitlenir
efkarım bir yaralı ayrılıktan beslenir
kimse bilmez
yıllar yılı hep aynı beyazla gezmek nedendi
olsun!
yirmi yıl seni özleyerek yaşlanmak da güzeldi...
çünkü sen,buğulu bir camın ardından izlediğim hayatın
yarısısın...
sen sağanakla gelen sabahlarda çok eski
çok eski bir şarkının adısın...
YILMAZ ODABAŞI/AŞK BİZE KÜSTÜ
bu şiir anılarımın en beyaz ve en yaralayıcı yanına,bu şiir içimde bitmek bilmeyen,gittikçe büyüyen,ağırlaşan en güzel sancıma
....hırsla çakarım kibriti,
ilk nefeste yarılanır cigaram,
bir duman alırım dolu,
bir duman, kendimi öldüresiye,
biliyorum, ''sendemi?'' diyeceksin,
ama akşam erken iniyor mahpushaneye.
ve dışarda delikanlı bir bahar,
seviyorum seni,
çıldırasıya...
-ahmed arif, akşam erken iner mahpusaneye, son kıta..
ilk nefeste yarılanır cigaram,
bir duman alırım dolu,
bir duman, kendimi öldüresiye,
biliyorum, ''sendemi?'' diyeceksin,
ama akşam erken iniyor mahpushaneye.
ve dışarda delikanlı bir bahar,
seviyorum seni,
çıldırasıya...
-ahmed arif, akşam erken iner mahpusaneye, son kıta..
PARANTEZ
zamanda bir an bir parantez açtı kendine herkes
(ve bilemediler kibar küfür suresini
ve bilemediler yalnız insanların gidip öldükleri adresi
telefonlara da çıkmadı sevda, yatağında yüzükoyun
tadı yastıkta kalan dağınık, karanlık, miladi bir uykunun
ardında saklanan
sevgilisi uğruna buharlaşan nergisi
hepsi, bir uğultunun zengin kafiyesi sandı)
demir dev bir kapının gürültüsüyle kapandı
ansızın-içine kapanık, başı öne eğik kalan parantez..
küçük İskender
zamanda bir an bir parantez açtı kendine herkes
(ve bilemediler kibar küfür suresini
ve bilemediler yalnız insanların gidip öldükleri adresi
telefonlara da çıkmadı sevda, yatağında yüzükoyun
tadı yastıkta kalan dağınık, karanlık, miladi bir uykunun
ardında saklanan
sevgilisi uğruna buharlaşan nergisi
hepsi, bir uğultunun zengin kafiyesi sandı)
demir dev bir kapının gürültüsüyle kapandı
ansızın-içine kapanık, başı öne eğik kalan parantez..
küçük İskender
DAVACI
her sabah ölürken yenibaştan
ölüm kirletirken her sabah yeniden ellerimizi
ben böyle gelip geçen gemilerin çiğnediği bir deniz
kendine savrulmuş bir kül
ısıtamayan bir ateş belki de
dağıtır özlemini sensizliklere
ben böyle her sabah bir rüzgara atılan
nicedir sürgün senin göğüne
seni kim bırakmış bu kente?
seni
kim
kara kitaplar arasındakıstırılmış kendiyle
seni
kim
kirli suların sofrasına?
seni...siyah ışıklar kentinde soluk soluğa
soluksuzluğum...
daha akarsular emzirir yüzün
içimde,ama dışımda en uzak
ve en yakın yolcu
yolcu...ayaklanmalar gibi yüreğimde!
her sabah ölürken yenibaştan
ölüm kirletirken yeniden ellerimizi
yüzün senin yalnızlığın adresinde
adresinde kül kokar gül bakarsın
seni kim bırakmış bu kente?
bir yanıyla keder keder öleyim
de bir yanıyla düşeyim uçurum diye
seni taammüden bana savuran bu kentten davacıyım;gözlerinden de
YILMAZ ODABAŞI/AŞK BİZE KÜSTÜ
her sabah ölürken yenibaştan
ölüm kirletirken her sabah yeniden ellerimizi
ben böyle gelip geçen gemilerin çiğnediği bir deniz
kendine savrulmuş bir kül
ısıtamayan bir ateş belki de
dağıtır özlemini sensizliklere
ben böyle her sabah bir rüzgara atılan
nicedir sürgün senin göğüne
seni kim bırakmış bu kente?
seni
kim
kara kitaplar arasındakıstırılmış kendiyle
seni
kim
kirli suların sofrasına?
seni...siyah ışıklar kentinde soluk soluğa
soluksuzluğum...
daha akarsular emzirir yüzün
içimde,ama dışımda en uzak
ve en yakın yolcu
yolcu...ayaklanmalar gibi yüreğimde!
her sabah ölürken yenibaştan
ölüm kirletirken yeniden ellerimizi
yüzün senin yalnızlığın adresinde
adresinde kül kokar gül bakarsın
seni kim bırakmış bu kente?
bir yanıyla keder keder öleyim
de bir yanıyla düşeyim uçurum diye
seni taammüden bana savuran bu kentten davacıyım;gözlerinden de
YILMAZ ODABAŞI/AŞK BİZE KÜSTÜ