çok eski bir ağustos öğleninden gelmelisin
ılımış bir gölet böceğinde kalmış yalnızlığıma
ölüm düşüncelerini bıraktıracak denli sevecen
buruk tatlardan kopmalı yüreğim
üzeri örtülmeli amaçsız tüm bekleyişlerin
öyle ki sırf bana gelmeli sırf bir de gülüşün
kopmalıyım yorgun yatağından iklimlerin
kendime has bir yağmur yaratmalıyım gözyaşlarımdan
ve hiç bu defa da
akşamları yaralarıma kuşanmak
bana düştü dememeliyim...
kağan işçen...