sokaklarım hâlâ pus halsizi
ışıklardan huylu böcekler de yorgun
minderde uyuya kalan çocuk soğuk
elimi uzatıp bir şey demeye kalksam
kuşkulanır sonrasızlığımdan...
dışarısı kokuyor üzerim
sana yakışmıyorum
üstelik başka yalnızlığım çok
gece çabuk
hafif
asıl ağır olan bu konusuzluk
gözlerimi ilk açışımda
ölümden kopyalayan
tanrının son sorusunu...
sokaklarımda akşam hastalıklı
ayakkabılarım hep kirli soluk almamaktan
çoktandır ölü bir arkadaşımla yaşıyorum
ağlamadan kaçışlarını taklit ettiğim
onun öldüğü yaştaydım yeni büyüdüm
bir başkası için yaşamıştım
şimdi kendim için öleceğim
sokaklarımınkine benzer bir saatte
örteceğim suçlarımın üzerini
yalnızlığımdan ödünç aldığım
bir isimsizlikle...
içerisini gittiğimde tanıyacağım
bir ben tanıyacağım
bir de hiçbir yerde olmayışım
sokaklarım ilk kez beni arayacaklar
kirli bir sarı hüznümü arayacak
tatsız yağmurlarla anılacak ağaçlarım
son soru yanıtını zamandan kopyalayacak
ömrün suskunluğunu naylon aşklardan ayıklayıp
uyuyacağım...
kağan işçen...