öfkesi dinsin kıyımlarımızın
uzatmadan hiçbir sözü
susmayı paylaşalım
zaman dindirir bu baharın sancısını
üzülme meleğim
ben her halimle ve her anımla
yakınım ölüme
sözlerimle açtım yaralarını
üstümde kanının tadı
iltihap ve kangren olmaklığın
aşılmazımdın aştım seni
ve çocukça sevdiğim bir dağım da yok artık
gözlerinse gözlerin
olgun sadeliğindeyim yorumsuzluğun
söylendiyse her şey
söz ki suskunluğa yenik düşer
suskunluğun sonu belirsizdir
ve sonsuz bir sıkıntıyı savar gibi
ağırdır tüm sonlanışlar
başucumda öfken
en nazlı haliyleyim ayrılığının
ve insan senden ayrılınca
daha bir sarılırmış sevmek illetine
yağmur Nisan'da da akıllıca acıymış
Şubat'ta da...
hangi mevsimde hayırsız bir kaçamaksın söyle
hangi yalanınla daldırdın zehrini
dumanlı çocuk sabahlarıma
güneşle ısınmayı daha çok seviyorum artık
inan
güneş kadar gerçek...
yol kıyısına kurulmuş
bir köy neşesiydin yalnızlığıma
gündüz düşlerimin temmuz gecesiydin
sıkıcı ağustoslarımın uyanık sabah hüzünleri
seni sevmek çelişmekti zamanla
ben bir süreç tutkunu zaman kaçkınıyım
aştım seni
uygarlık nedeni bir nehir gibiyim
süresiz bir çağ yatağı
susan her şeyle susuyorum
kışlı bir sessizlik orkestrası gibi yalnızlığım
ve gürültü etmemek için açmıyorum gözlerimi...
Süreç Tutkunu Zaman Kaçkını
-
- Takımdan
- Mesajlar: 988
- Kayıt: Cuma, Ağustos 22, 2008 19:59
- İsim: kağan
- Konum: Adana