akşam kokularıyla umutla koştuğumu anımsasan
sınırlı şu zamanda içinden hayalin yürüyene
hay huy içinde heyecanı söner tüm kavşakların
belki ağaçlar şaşırır belki kuşlar uslanır
belki bu son eskimeye karşı koyuşuma
yine de yaşamak isteğim direnir
geceye açılan imkansızlığın ardını zorlar
düşlerin solan renkleri
belki de anı anını tutmamak
kıt kanaat da olsa
gitmeyi öğrenir
sonrası da olsa her şeyin
yanımdaki evren boşluğuna gelir misin
yoksa yine unuttuğun şiirlerim mi gelir...
ince fikirli sokaklara
ateşi düşerse gidişlerin
çocuk bakışların aylası söner
ağarır sevmeyi beklemek
mutluluğun sureti eski bir evde kalır
sadece gözyaşıyla yorumlanır anılar
ve beklemek bütün uzağın sızısını süsler
içimde yürüyen gölgemin aklında
bir tek gözbebeklerin kalır...
sıtmalı sıtmalı terler
geçen ağustosun içine kapanıklığı
yaprak kımıldamaz ikindisinde yeşilin
her ana ayrı türkü ünlenir düşüncemde
sabahım ayrı ayrı ayrılıklarla açılır
tek ana caddesiydin taşralı saflığımın
ve dalgınlığımın güvercinleri
kanatlanmadı henüz
hiçbir taksim önsözü olamaz
akşamı edebiyatsız yalnızlığımın...
bırakmak bir defa olmamalıdır
her türlü unutmak kötüdür çünkü
akıl ettikçe bırakmalı bırakılmalı
ve sıcak ülkeleri bitmez üşümenin
ve tersine intihar ölüme
nazik bir eleştiridir çünkü...
kağan işçen...
Taşralı ve Saf
-
- Takımdan
- Mesajlar: 988
- Kayıt: Cuma, Ağustos 22, 2008 19:59
- İsim: kağan
- Konum: Adana