I.
sayılı günleri kaldı şarkımızın
ağız tadıyla uğurlamak kısmet olmadı ömrü
albümler kayıp eski karton kutularda
naftalin kokulu kumaşlar
bir de dişleri kırık
fil dişi tarağı gençliğimizin
bir yaz rüzgarı gibiydik
beyaz yalanlı...
II.
seni beklemek bir hayat tutkusuydu
erken yalnızlıkların
gecikmiş gülümsemesinde kalabalıklara
bilirsin
kaygılı sokulganlıklarla
iner yüreğe bıkkınlık
mevsimi geçmiş giysiler gibi yabancılaşır
insan en yakınındakine
sevdiği yolları paylaşmaktan usanır
çocuklarıyla hatta
konuşacak çok az şey bulur insanlarla
ama nasılsa
yaşamayı da bırakmaz bir yandan
asılır bir ucundan gelen her günün
sanırım bütün iş
hatırında sevdalı eski dostlukların...
III.
öyle bir telaşla gelmişiz ki
can hıraş çarpılmadan yüzümüze kapılar
gelemiyoruz kendimize
ikinci bir denizi olmadan yürek yelkenimizin
boğuluyoruz ilk denizimizde
uçurumlar eskitmeye zamanımız yok
son bir cesaretle tutunduğumuz öykününse
rüzgarı zayıf çoğu zaman
sel vurmuş evler gibi kırılmışız
bir de hayat aceleye gelmez derler
bizler ki
aceleyle bekledik sadece
ya bir de
sırları dökülmüş aynalarımızı kırıp
koşsaydık üzerlerinden
o yalın gerçek denilen acımasızlığa...
kağan işçen...
Yalan Gerçek
-
- Takımdan
- Mesajlar: 988
- Kayıt: Cuma, Ağustos 22, 2008 19:59
- İsim: kağan
- Konum: Adana