serçeleri göç ettirir yollarımızın ayrılığı
rakseder pamuk ipliğine bağlı ardına kara perde çekilmiş gökyüzünün deli çalkantısı
sokaklar sana suskun
ben noktasız harf sen harfsiz nokta
köy yolu ıssızlığı bol yıldızlı sevişmenin kokusu adınla
ay esir akşamlara
nasılsa olsun gelsin sensizliğin karanlık oynaşısı
damarlarımda can bulsun ey yar
varlığından geçtim yokluğuna adadım çoraklaşmış çılgınlık güncemi
bıraktım öpüşmeyi
üşümek umudun taç yaprağı
derdime deva saçlarının yorgansı kıvranışı hayallerimde
sesin içli bestedir kanıksanmış yalnızlığıma başıboş
çatlamış sabır taşıyım köhneliğe inmiş
yokluğun arife günü ölümüme
yeni bir dille seslenmek tutkusu sana
sessizliğimin iğretiliğinde
nemli duvar diplerine dahi anlatmak yorumsuz dudak büküşünü şiirlere
güneş hergün batar uğunur
son durağında göz kenarı dehlizler içre kıvılcımları kudurmuş güzelliğinin
gündüzler yitirmiş ahengini
sırtımdan aşağı akan soğuk akımdır yalan şirinliği gündoğumunun
içinden çıkılmaz girdaptır duyarlı soluğun bensiz belki benli
kekelemeğe değer bile değilim yaşamımla sessizliğinsiz
küf tutmuş ızdırabıyım tüm aşkların
gözlerim sanki veremliler koğuşu
çakıl taşı sadeliği canım çeker seni
kağan işçen...
Yollarımızın Ayrılığı
-
- Takımdan
- Mesajlar: 988
- Kayıt: Cuma, Ağustos 22, 2008 19:59
- İsim: kağan
- Konum: Adana