hayat
-
- Takımdan
- Mesajlar: 535
- Kayıt: Cuma, Haziran 11, 2004 13:10
- Konum: Kocaeli
-
- Takımdan
- Mesajlar: 445
- Kayıt: Salı, Eylül 7, 2004 22:49
- İsim: Hakan
-
- Takımdan
- Mesajlar: 535
- Kayıt: Cuma, Haziran 11, 2004 13:10
- Konum: Kocaeli
-
- Takımdan
- Mesajlar: 445
- Kayıt: Salı, Eylül 7, 2004 22:49
- İsim: Hakan
-
- Takımdan
- Mesajlar: 445
- Kayıt: Salı, Eylül 7, 2004 22:49
- İsim: Hakan
çok hoşsun ya ..
...........
ama teşekkürederim yinede
ben aksine hayatın çok basit,olağan,sıradan,acıtan,anlamsız,gereksiz..
birşey olduğunu düşünüyorum. yani yukarıdaki hayatı açıklayan yazılar, bana ilginç geliyor açıkcası..
hatta egoistçe küçümsenmesi gerek hayatın...
ben biraz farklı bakıyorum, umarım anlatabilmişimdir
...........
ama teşekkürederim yinede
ben aksine hayatın çok basit,olağan,sıradan,acıtan,anlamsız,gereksiz..
birşey olduğunu düşünüyorum. yani yukarıdaki hayatı açıklayan yazılar, bana ilginç geliyor açıkcası..
hatta egoistçe küçümsenmesi gerek hayatın...
ben biraz farklı bakıyorum, umarım anlatabilmişimdir
-
- Üye
- Mesajlar: 33
- Kayıt: Pazar, Temmuz 17, 2005 17:07
- Konum: Bursa
Hayat, acıyla mutluluğun kesiştiği nokta aslında. Birgün noktanın sağındaki çizgideyiz, bir diğer gün solunda. Çok güldüğüm zaman arkasından mutlaka ağlayacağımı düşünürdüm çocukken, çünkü öyle olurdu
Ama, hayat öğretti bana noktanın hep aynı tarafında kalmayı. Artık noktanın diğer tarafına yaklaşıp uzaklaşıyorum sadece. Alışıyor insan acıya ve bu duygu törpüleniyor zamanla sanki... Ama mutluluk da o kadar azalıyor , bir çocuk kadar sevinemiyor insan herşeye...
Dedim ya, hayat, acıyla mutluluğun kesiştiği nokta aslında.
Otobüsün camına başımı dayayıp ağlarken terketmiştim bir şehri,
Çook acımıştı canım çoook...
Ve sonra merhaba dedim yeni bir şehre,
Gün ışığı süzülmeye başlıyordu otobüsün penceresinden,
Kamaştı gözlerim önce,
Ve merhaba dedim beni ışıl ışıl karşılayan şehre...
Hayatı akışına bıraktım,
Ta ki, hayat beni bırakıncaya kadar...
Ama, hayat öğretti bana noktanın hep aynı tarafında kalmayı. Artık noktanın diğer tarafına yaklaşıp uzaklaşıyorum sadece. Alışıyor insan acıya ve bu duygu törpüleniyor zamanla sanki... Ama mutluluk da o kadar azalıyor , bir çocuk kadar sevinemiyor insan herşeye...
Dedim ya, hayat, acıyla mutluluğun kesiştiği nokta aslında.
Otobüsün camına başımı dayayıp ağlarken terketmiştim bir şehri,
Çook acımıştı canım çoook...
Ve sonra merhaba dedim yeni bir şehre,
Gün ışığı süzülmeye başlıyordu otobüsün penceresinden,
Kamaştı gözlerim önce,
Ve merhaba dedim beni ışıl ışıl karşılayan şehre...
Hayatı akışına bıraktım,
Ta ki, hayat beni bırakıncaya kadar...
hayat dediginde hep huzunlu ve suslu sozcukler yazmaya calisisyoruz...
hayat sadelikle daha gusel degil mi?
neden kasiyoruz bu kadar "mutlak mutlu" olmak icin...
uzulmesek daha mi saglikli olacagiz..
neden hep hayatta hep kotulukleri "hayat" diye adlandiriyoruzz...
birasss durup "her seye ragmen" demeli bence...
arada bir de bulutsuzluk ozlemi dinlmeli ve kendini bira sisesinin dibinde bulmali...
hayat sadelikle daha gusel degil mi?
neden kasiyoruz bu kadar "mutlak mutlu" olmak icin...
uzulmesek daha mi saglikli olacagiz..
neden hep hayatta hep kotulukleri "hayat" diye adlandiriyoruzz...
birasss durup "her seye ragmen" demeli bence...
arada bir de bulutsuzluk ozlemi dinlmeli ve kendini bira sisesinin dibinde bulmali...