
MURATHAN MUNGAN - BİR KUTU DAHA
-
- Site Admin
- Mesajlar: 2607
- Kayıt: Cuma, Haziran 21, 2002 11:11
- İsim: Murat
- Konum: Giresun
- Yaş: 44
-
- Site Admin
- Mesajlar: 2607
- Kayıt: Cuma, Haziran 21, 2002 11:11
- İsim: Murat
- Konum: Giresun
- Yaş: 44
Kod: Tümünü seç
Unutma hakiki erkek, yuzlerce erkekten meydana gelir. Zaten bir zaman
sonra, yuzlerce erkegin sana verdigini, bir erkekten beklemeyecek
kadar olgunlasmis olacaksin sen de... Bir kadinin aradigi o bir tek erkek,
her zaman icin hayali bir varliktir. Hic olmamistir.... Her erkekte,
aradigin erkegin yanlizca bir parcasini bulursun. Gercek bir kadin icin, gercek bir erkek, Allah gibidir, her yerdedir ve hicbir yerdedir. Ask da budur zaten! Baska bir sey degil. Aramaktan vazgec demiyorum, bulmaktan vazgec...
Beklediklerim kalır uçan uçurumlarda..
.Terazinin Hüznü.
.Terazinin Hüznü.
-
- Takımdan
- Mesajlar: 146
- Kayıt: Perşembe, Temmuz 7, 2005 20:06
- İsim: Aslı
- Konum: İstanbul
murathan munganin bu son kitabindan haberim yok.içerigini bilmiyorum ama sunu söylemeliyim ki bundan önceki 3 siir kitabini okudum çok hosuma gitti ve sürekli ayni seyleri açip açip okuyorum adam aski çok güzel anlatmis.arti yazim biçimi çok farkli ve degisik kisacacasi murathan mungan okumak bana büyük keyif veriyo, sevdigim bi sair......
-
- Takımdan
- Mesajlar: 146
- Kayıt: Perşembe, Temmuz 7, 2005 20:06
- İsim: Aslı
- Konum: İstanbul
HARİKA BİR ŞİİR SEVGİLİ MURATHAN MUNGAN'DAN;
VESAYET ALINLIĞI
siz öldürdünüz bir serpuş gülümserdi eski hatıranıza
babanızın avuçları eski bir yokuşu tutardı
(ilk unutulmanızdı)
ve her sabah bir kadın gelirdi yoksul ağlamalarınıza
ve lisanlarını hiç bilmediğiniz
yatılı yalnızlık okullarınıza
siz baktığınızda deniz dururdu
bir yalı çevrelerdi sizi
ve siz gene durmuştunuz
upuzun bekleyişlerin
denize bakan seccadesinde
ürkek ustalığınızla
bir fotoğraf iğnesinin sızılı sesi gibi
başlardı tek kişilik memleketinizin küskün nağmeleri
ve akşamın denize inen
ve rüzgarlara yetmeyen kızıl perdelerini
aradınız gizli mahpusluğunuza
siz baktığınızda deniz dururdu
bir yalı çevrelerdi sizi
sonra soluk bir resim gibi bırakırdı
denize direnen intihar tutkularınıza
kanunlar geçerdi karşı kıyılardan
boğazın yorgun atlasında gezinen
bulut kıvamındaki peçeli sandallardan
incecik bir deniz kıyısıydı gözleriniz,
gözleriniz ki bakışlarını denizlerden yontan
ve yonttukça çoğalan
ermiş bir lisan edindi
gözyazması romanlarınıza
ve orada,o denizin kıyısında
ellerinizde hırsız bir karanfil
dayınızın yatağından çalınmış
dayınız gibi kokan bir karanfil
ortak olurdu kimselerin ulaşamadığı
mülteci yalnızlığınıza
her gece siz bu karanfili yakardınız
bir tutam baharattı yaz geceleri
ve siz hep gözlerinizi yakardınız
ve ellerinizi yakardınız
bileklerinizden bembeyaz bir kan sızardı
lanetlenirdi çarşaflarınız
ve en sonra kalkar
denizin örttüğü pencerenizden
kendinize kusardınız
(o kadın bir fotoğraf hane gibiydi
şamdanlara taşıtırdı kendini,bilinirdi
yorgun örtüler işlenirdi gözkapaklarına
parmakları işlediği karanfiller gibiydi)
ve ölümünden sonra siz de dayınızdınız
dayınızdan artakalmıştınız amcam,amcamdınız
siz öldünüz serpuş hala gülümser eski hatıranıza
benimse ağzımın kıyısında civan bir karanfil
rengini uzatır hayatımla kundakladığım imparatorluğunuza.
Murathan Mungan
VESAYET ALINLIĞI
siz öldürdünüz bir serpuş gülümserdi eski hatıranıza
babanızın avuçları eski bir yokuşu tutardı
(ilk unutulmanızdı)
ve her sabah bir kadın gelirdi yoksul ağlamalarınıza
ve lisanlarını hiç bilmediğiniz
yatılı yalnızlık okullarınıza
siz baktığınızda deniz dururdu
bir yalı çevrelerdi sizi
ve siz gene durmuştunuz
upuzun bekleyişlerin
denize bakan seccadesinde
ürkek ustalığınızla
bir fotoğraf iğnesinin sızılı sesi gibi
başlardı tek kişilik memleketinizin küskün nağmeleri
ve akşamın denize inen
ve rüzgarlara yetmeyen kızıl perdelerini
aradınız gizli mahpusluğunuza
siz baktığınızda deniz dururdu
bir yalı çevrelerdi sizi
sonra soluk bir resim gibi bırakırdı
denize direnen intihar tutkularınıza
kanunlar geçerdi karşı kıyılardan
boğazın yorgun atlasında gezinen
bulut kıvamındaki peçeli sandallardan
incecik bir deniz kıyısıydı gözleriniz,
gözleriniz ki bakışlarını denizlerden yontan
ve yonttukça çoğalan
ermiş bir lisan edindi
gözyazması romanlarınıza
ve orada,o denizin kıyısında
ellerinizde hırsız bir karanfil
dayınızın yatağından çalınmış
dayınız gibi kokan bir karanfil
ortak olurdu kimselerin ulaşamadığı
mülteci yalnızlığınıza
her gece siz bu karanfili yakardınız
bir tutam baharattı yaz geceleri
ve siz hep gözlerinizi yakardınız
ve ellerinizi yakardınız
bileklerinizden bembeyaz bir kan sızardı
lanetlenirdi çarşaflarınız
ve en sonra kalkar
denizin örttüğü pencerenizden
kendinize kusardınız
(o kadın bir fotoğraf hane gibiydi
şamdanlara taşıtırdı kendini,bilinirdi
yorgun örtüler işlenirdi gözkapaklarına
parmakları işlediği karanfiller gibiydi)
ve ölümünden sonra siz de dayınızdınız
dayınızdan artakalmıştınız amcam,amcamdınız
siz öldünüz serpuş hala gülümser eski hatıranıza
benimse ağzımın kıyısında civan bir karanfil
rengini uzatır hayatımla kundakladığım imparatorluğunuza.
Murathan Mungan